
Metal sektöründe çalışan bir grup emekçi kadınla birlikte UİD-DER’in “Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor. Şimdi Birlik Mücadele Zamanı” kampanyası üzerine sohbet ettik. Hayat pahalılığına karşı geçinemediklerini ve iktidara karşı öfkelerini dile getirdiler. Arkadaşlarımızın aktardıklarını sizlerle paylaşmak istedik.
Bir kadın işçi yaşadıklarını şöyle aktardı: “Ben asgari ücrete çalışıyorum. Evimiz kira, üç çocuğum var. Çocukların okul masraflarına, evin masraflarına yetişemiyoruz.” Asgari ücrete zam geldiğinde eşiyle sevindiğini söyleyen arkadaşımız, kısa zaman içinde neler yaşayıp hissettiklerine ise şöyle değindi: “Para daha elimize geçmeden her şey pahalandı. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Şu an sadece karın tokluğuna çalışıyoruz. Dışarı çıkmak bize lüks oldu. Çevremizdekiler de bizim gibi bugün aldığını yarın alamıyor. Bu böyle gitmemeli!”
İki çocuğuyla birlikte hayatla tek başına mücadele eden başka bir kadın emekçi de çok zorlandığını, masrafların belini büktüğünü ifade etti. “Yoksulluk sence nedir, yaşadığımız yoksulluğu nasıl tanımlarsın” diye sorduğumuz işçi arkadaşımız şöyle konuştu: “Önceden mutfağıma aldığım gıdalarda az da olsa kalite vardı. Şimdi adını bilmediğim ürünlerden hangisi ucuzsa onu alıyorum. Pazara mı gitsem ucuz olur, markete mi diye düşünüyorum. Ürünlerin arasında üç beş lira farkın hesabını yapıyorum. Geçen sene kendimce stok yapmaya çalışıyordum. UİD-DER’li arkadaş da bana “bu bir çözüm değil” diyordu. Gerçekten bir çözüm olmadığını yaşayarak gördüm.”
Çocuklarının her istediğini alamadığını, bunun sinirlerini bozduğunu dile getiren kardeşimiz, işçilerin sosyal hayat denilen kavramdan yoksun yaşadığını belirtti ve UİD-DER’in yükselttiği kampanya taleplerine ilişkin de şöyle konuştu: “Kampanyadaki talepler çok haklı talepler. Önceliğim zamlar dondurulsun ve okullarda bir öğün yemek verilsin. Sabahın köründe çocuğuma kuru bir ekmekle tost yapıp ancak beslenme çantasına koyabiliyorum çünkü. Şunu da biliyorum bu talepler durup dururken gerçekleşmeyecek, bizler birlik olursak kazanacağız.”