EYT yani emeklilikte yaşa takılanlar emeklilik hakları için yıllardır mücadele ettiler, Edirne’den Kars’a dek ulaştı sesleri. Mücadele örgütümüz UİD-DER, EYT’lilerin mücadelesinin yanında yer aldı. İşçi Dayanışması gazetemiz ve web sitemiz onların sesi oldu. Dayanışma TV’nin EYT’nin mücadelesinin yansıtılmasında önemli bir katkısı var. Seslerini sağır sultan dahi duydu ve nihayet bu hak gaspıyla ilgili adım atıldı.
Ancak bu elbette kolay olmadı. Seslerini yıllar boyunca iktidar partileri ve havuz medyası ne duyuyor, ne de görüyordu. Hatta Erdoğan 2019 yılında “seçim kaybetsem de EYT’de yokum” sözleriyle kapıyı kapatmıştı. Oysa aynı Erdoğan’ın kendisi 46 yaşında emekli olmuştu. Ama analarının ak sütü kadar hak ettikleri halde milyonlarca işçinin emeklilik haklarını gasp etmeye devam ettiler. Her konuda çark eden, dün dediğini bugün değiştiren, yalan zinciri gittikçe uzayan Saray rejimi, 30 Aralıkta EYT’liler için “müjde” verdi. Şimdi de örgütsüz kitlelerin hafızasının zayıflığına güvenerek düne değin söylediklerini unutturmaya çalışıyorlar.
Elbette bu konuda çark etmelerinin önemli bir boyutu yaklaşan seçimlere dairdir, eriyen oy depolarını doldurmak istemeleridir. Ancak 23 yıldır süregelen mağduriyetin belli oranda giderilmesinden sadece bu sonucu çıkarırsak yanılırız. Emeklilik hakları için mücadele eden milyonlarca emekçi meydanlarda, alanlarda bir araya geldikleri için görünür oldular. Saray medyası tarafından sürekli yok sayılmalarına, karalanmalarına rağmen geri adım atmadılar ve kendilerini ve bu sorunu ülke gündemine taşıdılar. Belki bir avuç insanla başlayan bu mücadele, kartopu gibi büyüyerek ve ülkenin dört bir yanına ulaşarak burnundan kıl aldırmayan rejimin reisi Erdoğan’a böyle bir adımı attırmak zorunda bıraktı.
EYT’den sendikalı çalışmaya, ücretlerden işyerindeki yiyeceğimiz yemeğin kalitesine kadar bugün her hakkımızı ancak mücadele vererek alabiliyoruz. İş saatlerinin aşağıya çekilmesinden sigortalı çalışma hakkına, emeklilik hakkından genel oy hakkına dek bugün sahip olduğumuz her hak da tarih boyunca işçi sınıfının mücadelesiyle alınmıştır. Ancak bir anlamda işçi sınıfının elindeki haklar buza yazılmış gibidir. Yani iki büyük düşman sınıf, işçi sınıfı ile burjuva sınıfın mücadelesi içinde işçi sınıfı kendi örgütlülüğünün dağıtılmasına izin verirse, gücünü koruyamazsa elindeki haklar tek tek yitip gider. İşçi sınıfı sömürücü düzeni kapitalizmi yenip tarihin çöplüğüne atana dek mücadelemiz sürecek. İşte o zaman işçi sınıfının dünya şairi Nâzım Ustanın dediği gibi insanlar ihtiyarlığa, “gölgeli bir bahçeye girer gibi, usulcacık” girebilecek. Yine Ustanın ifadesiyle, gerisi lafügüzaf…