
Beşinci sınıfa giden oğlum, o gün okuldan çıkar çıkmaz, “anne bugün okulda bir arkadaşım baygınlık geçirdi. Annesi de babası da çalıştığı için ona beslenme koyamıyorlar. Haliyle kantinden yemek zorunda kalıyor. Ama kantinde tost 25 lira, ayran 10 lira. Tüm gün aç kalınca dayanamıyor. Bugün başı dönünce öğretmen yemek aldı ona. Başka arkadaşlarım da var beslenme getiremeyen. Paylaşmak istediğimizde utanıyorlar, yemiyorlar. Onlar gözümüzün içine bakınca ben nasıl yiyeyim? Anne bana biraz fazla beslenme koyabilir misin?” dedi. Şaşkınlık, kızgınlık, üzüntü derken duygu karmaşası içinde bir an kalakaldım öyle. Sonraki günler, gücüm yettikçe beslenmesini fazla koymaya çalıştım. Öğretmenler de farkında bu durumların. “Çocuklar aç, dikkatlerini veremiyorlar, derslere odaklanamıyorlar. Baş dönmesi, baygınlık geçirenler var” diyorlar bize. Ama farkında olmak yetmiyor. Bu durumu değiştirmek için harekete geçmemiz gerekiyor. İşte UİD-DER’in başlattığı kampanya bize hem birlik olmamızı hem de harekete geçmemizi öğretiyor.
Okul bahçesinde kadınlarla hâl hatır sohbeti ederken, gündem bir şekilde geçim sıkıntısına geliyor zaten. Çocuklara beslenme çantası koyamamak, okullardan sürekli para istenmesi, marketlerdeki fiyatlar… Yine sohbet bir gün böyle devam ederken, kadınlara “biliyor musunuz? Ankara’da sosyal yardım alan ailelerin çocuklarına kantin masrafları için aylık çocuk başına 330 lira destek vermeye başlamış belediye. Neden bizim buralarda da olmasın?” dedim. Sonra televizyonda, mecliste, sosyal medyada bu konu konuşulmaya başladı. Kulaktan kulağa bu sorular yayılmaya başladı. Hatta geçen bir arkadaşla sohbet ederken, benimle bu konuyu daha detaylı konuşmak ve görüşmek istediğini söyledi. Onu evime çağırdım. UİD-DER’e gidip geldiğimi söyleyip başlatılan kampanyayı anlattım. Çok ilgisini çekti. Birlikte kampanya bildirisini okuduk. “Gerçekten de böyle. Bunları başka insanların da duyması, bilinçlenmesi lazım. Herkese duyurmamız lazım” dedi. Ben de “ben sana anlattım, sen de başkasına anlatabilirsin” dedim. Kampanya bildirimizi verdim ona. Sonra birkaç arkadaşıma daha okudum bildirimizi.
Ben de kendimce bir şeyler yapmaya, insanlara ulaşmaya çalışıyorum. Tanısam da tanımasam da bir şekilde sohbetlerine ortak olmaya, bu konular konuşulurken sözü kampanyamıza getirmeye çalışıyorum. Evde oturup televizyondan haber izlemekle, ahlayıp vahlamakla olmuyor. Yaşam gerçekten de çok zor. Çocukları yetiştirmek çok zor. Dert sadece karın doyurmak da değil. Kuru ekmekle de karın doyar, doyuyor da zaten. Ama gerekli vitaminleri, mineralleri almadıkları için çocuklar derslere odaklanamıyorlar, bayılıyorlar. Dikkat dağınıklığı, gelişim problemlerinin önüne geçmek için besin kalitesi yüksek destekler sağlanmalı. Okullarda ücretsiz yemek verilmesi talebi ülke gündemine yayıldıkça iktidar ve belediyeler adım atmak zorunda kaldılar. Şimdi Millî Eğitim Bakanlığı okul öncesindeki çocuklara ücretsiz yemek vereceğini söylüyor. Eğitim çağındaki tüm çocuklarımıza verilmesi için daha yüksek sesle istemeliyiz. Daha fazla birleşmeliyiz. Kampanyamıza daha fazla sahip çıkmalıyız.