
“Yoksulluk, Çığ Gibi Büyüyor. Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!” kampanyamız vesilesiyle işçi aileleriyle sorunlarımızın üstesinden nasıl geliriz diye sohbetler etmeye devam ediyoruz. Her şeyin fiyatının en az iki katına çıktığı bu süreçte işçiler “artık yeter” diyor. Bir işçi arkadaşıma ziyarete gittim, misafirleri de vardı. Burada geçen sohbeti sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çocukları okula giden kadınlar okul yönetiminden şikâyetçi olduklarını, her şeyi ailelerin üstüne yıkmaya çalıştıklarını anlattılar: “Artık okul masraflarının yanı sıra beslenme çantasına ne koyacağız diye düşünür olduk.” Ben de UİD-DER’in kampanya taleplerini okudum. “Okullarda ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek verilsin” talebimiz karşısında kadınlar “ne kadar güzel keşke bu talebimiz gerçekleşse” dediler. Ben de bunun üzerine şöyle konuştum: “Aslında olmayacak bir şey yok. Yeter ki biz işçiler isteyelim. Bugün böylesi talepler bizler için ne kadar önemli değil mi? Ne kadar büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. Bu talep yankı uyandırdı ve Meclis gündemine geldi. Sıkışan hükümet, şimdilik okul öncesi çocuklar için bunu kabul etmek zorunda kaldı.” Gözleri dolarak içindeki kızgınlığı anlatan bir anne; “Çocuklarımızın yemesinden kısmak bizim için ne kadar kötü bir şey! Çocuklarımıza yok derken sanki ayıpmış gibi hissediyoruz. Dışarıdan bir şey alamıyoruz. Unumuz varsa poğaça, açma yapıp beslenmelerine koyuyoruz. Sonra üzülüyoruz her gün hamur yenir mi diye” dedi.
Ben de haklı olduklarını söyledim. Milyonlarca işçinin çalışıp zenginlik ürettiğini ancak patronlar sınıfının bu düzenin bize koca bir yoksulluk sunduğunu belirttim. “Sonra da bize yoksulluktan utanın diyorlar. Biz neden utanalım ki? Emeğimizi çalan onlar değil mi?” diye sordum. Ev emekçisi kadın; “haklısın kızım, biz niye utanalım? Mutluluğumuzu cömertçe paylaşıyoruz ama mutsuzluğumuzu ve yoksulluğumuzu gizliyoruz. Aslında bu düzen bozuk kızım, bu düzen değişmeli” dedi.
Evet, bu düzen değişmeli. İşçiler olarak örgütlü bir şekilde mücadele edersek çarkı bozuk düzeni değiştirebiliriz. Bu sebeple UİD-DER’in kampanyasını büyütmekle işe başlamalıyız. Çevremizdeki işçi kardeşlerimize taleplerimizi anlatmalıyız. O zaman gerçekten bu kokuşmuş düzeni değiştirecek irademiz de gücümüz de olur.