
Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar üzerine, kısacası toplumun nefes alamaması üzerine sohbet ettik. Kadın arkadaşlarımızın yaşadıklarını ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bir kadın işçi arkadaşımız, UİD-DER’in mücadele talepleri arasında özellikle bir tanesinin, “Tüm okullarda ücretsiz ve sağlıklı yemek verilsin” talebinin yüreğine dokunduğunu ifade etti. Bunun sebebi olarak şöyle bir örnek anlattı: “Benim ikinci sınıfa giden bir torunum var. Annesi sınıf annelerinin Whatsapp gruplarından ailelere mesaj atarak ‘sayın veliler çocuklarımıza beslenme koyarken herkesin alabileceği şeyleri koyarsak iyi olur. Böylece çocukların birbirlerinin yediğinde gözleri kalmaz. Lütfen buna dikkat edelim. Mesela köfte yerine patates haşlaması, muz yerine elma gibi’ demiş.” Onun bu örneği üzerinden konuşmamıza şöyle devam ettik. Peki, çocuklarımız ve aileler neden bu duruma düşürülüyor, devletin olanağı yok mu? Devlet kaynakları bunun için yeterli biliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı bütçe fazla diye parayı devlet kasasına geri iade etti. Bunların bizlere gelince yok demelerinden bıktık, “artık yeter” demek için bir neden daha!
Petrokimya işçisi bir diğer kadın arkadaşımız ise “tüm ürünlere yapılan zamlar geri alınsın” talebimizin çok yakıcı olduğunu ifade etti. Eşinin kamu emekçisi olduğunu ve maaşının neredeyse asgari ücrete eşitlendiğini aktaran arkadaşımız, yüksek lisans mezunu mühendis kızının da durumunun farklı olmadığını aktardı. Hissettiklerini şöyle paylaştı: “Her markete, pazara gittiğimde fiyatların değişmesinden bıktım. ‘Artık yeter’ diye bağırasım geliyor. Bıktım artık, bizim birlik olup ses çıkarmamız gerek. Onun için kampanya bildirisinin her satırını kendimle özleştirdim. Bizim sesimiz olduğu için UİD-DER’e çok teşekkür ederim.”
Bir başka işçi kadın ise sohbete şöyle başladı: “Ben iki çocuğuyla tek başına yaşayan bir kadınım. Takdir edersiniz ki benim için hayat biraz daha zor. Çocuklarım sinemaya gitmek istiyorlar, arkadaşlarıyla bir kafede oturup sohbet etmek istiyorlar. Bu onların hakkı tabii ki ama onlara yetemiyorum. Üniversiteye giden oğlum iş buldu, çalışıyor. ‘Anne çok yoruldum, okulu dondursam nasıl olur’ deyip duruyor. Günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ne pişireceksem gidip taneyle alıyorum. Önceden pazara giderdim daha ucuz diye. Ama pazarda ya kiloyla ya da yarım kilo almak zorundasın, onun için gitmiyorum. Hayat pahalılığı almış başını gitmiş peşinden koşuyoruz ama yetişmek ne mümkün.” “Emekçiler için parasız sağlık, eğitim, ulaşım, elektrik, su ve doğalgaz” talebimizin çok değerli olduğunu söyleyen kadın işçi, devletin bunları yapmaya gücü olduğunu söyleyerek “bizden topladığı vergileri bize harcasın yeter” dedi.
Artık söylenmeyi, homurdanmayı, karnımızdan konuşmayı bırakıp ellerimizi birbirine kenetlememiz lazım. Zaman birlik olup gücümüzü gösterme zamanıdır dostlar. Bizi ellerimizden başka kurtaracak bir şey yoktur. Şimdi birlik ve mücadele zamanı!