
On binlerce insanımızın canını alan ve çok daha fazlasının yaralanmasına, milyonlarca insanın perişan olmasına neden olan 6 Şubat depreminin ardından halkın yardımına koşmayan tek adam rejimi, emekçi dayanışmasını boğmaya çalışıyor. Depremin ardından tüm enkazdan “kurtarın çığlıkları” yükselirken devlet ortada yoktu ama sivil/gönüllü inisiyatifler, demokratik kitle örgütleri, sosyalist partiler, sosyalist işçi örgütleri, sendikalar, HDP, TİP ve CHP gibi muhalif partiler büyük bir dayanışma kampanyası başlatıp bölgede dağıtım ağları oluşturdular. Ancak tüm böbürlenmesine rağmen merkezi bir koordinasyon sağlayamayan, deprem bölgesine 3 gün boyunca gidemeyen, bölgedeki tuvalet sorununu bile hâlâ çözememiş siyasi iktidar, halkın oluşturduğu dayanışma ağlarını parçalamak istiyor. Emekçi seferberliği ve dayanışmasının giderek daha fazla güçlenmesinden ödü patlıyor. Emekçilerin dayanışma içinde hareket etmesini ve sorunlarını çözmesini istemiyor. Asıl değerli olanın emekçilerin birliği ve dayanışması olduğu fikrinin toplumda kök salmasını istemiyor. Halkın, devletin/iktidarın lütfuna muhtaç olmasını istiyor. Böylece emekçileri istedikleri gibi etki altına alıp yönlendirmek istiyor. Ancak tek adam rejiminin tüm engellemelerine rağmen tüm deprem bölgelerinde emekçi dayanışması büyüyor. “Gaspçı İktidarın Kayyımını Kabul Etmiyoruz” başlıklı bir açıklama yayınlayan Emek ve Özgürlük İttifakı da, dayanışma ağlarının baskı altına alınmasını, TKP’li gençlere yapılan saldırıyı, Maraş Pazarcık’taki HDP Dayanışma merkezine kayyım atanmasını protesto etti. Açıklamayı aşağıda yayınlıyoruz:
Gölge Etmeyin Başka İhsan İstemez!
Tarihin en büyük depremlerinden biri yaşandı ülkemizde. Büyük bir insanlık dramı ile karşıyayız 10 gündür. Yitirdiğimiz can sayısı tam olarak hala belli değil. Büyük bir felaket yaşıyoruz. Acımız taze, yasımız devam ediyor. Dayanışmayı büyüterek bugünleri aşmaya, yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
Deprem bölgesinde insani yardım kuruluşları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, gönüllüler, dünyanın birçok ülkesinden gelen enkaz yardım ekipleri canla başla çalıştılar. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen yardımlar tüm zorluklara, engellemelere rağmen ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Toplum büyük bir dayanışma örneği göstererek ortaklaşmanın ne olduğunu iktidarlara gösterdi. Şu ana kadar Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde bulunan siyasi partiler binlerce tır ve kamyon yardım malzemesini depremzedelere ulaştırdı. İttifakın binlerce gönüllüsü de depremde yaraları sarmak için seferber oldu. Evsiz kalan yüzlerce aileye konaklama imkânı sağlandı.
Ancak deprem sonrası yaşanan insani krizi yönetemeyen, tehdit, hakaret ve küfür ederek halka kin ve öfkelerini kusan iktidar temsilcilerine tanık olduk ve bunları asla unutmamak üzere hafızamıza kazıdık.
Tüm kararların tek bir adamdan çıktığı tek adam rejiminin acizlik içinde nasıl çırpındığını gördük. Depremden kaynaklı on binlerce ölümü, yıkımı kader planı olarak gören bir iktidar aklı üzerimize kabus gibi çöktü. Bilim insanlarının uyarıları dikkate almak yerine, müteahhitlere sınırsız kaynak ve imkan sağlayan beton zihniyetli iktidar bu depremin siyasi sorumlusudur. Bu yüzden, yitirdiğimiz canların kanı iktidarın ellerindedir.
Devletin tüm imkanlarını kullanabilen, her türlü yetkiye sahip AKP-MHP iktidarı OHAL ilan etti. OHAL zorbalığının ilkine dün şahit olduk. OHAL’in emeğin, insanlığın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın gaspı olduğunu gördük. Depremin yaşandığı ilk günden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından gelerek hızlı bir şekilde organize olan, yine Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardım malzemelerini depremzedelere özenle dağıtan Maraş Pazarcık’taki HDP Dayanışma merkezine kayyım atandı.
Kayyım zihniyetiyle ülkeyi yönetmeyi adet edinen iktidar; emekle, dişle, tırnakla günlerce soğukta titreyerek ama dayanışma ruhunun yaktığı yürek yangınıyla yaratılan emeğimizi gasp etmek istedi. 10 gündür 100’ün üzerinde köye yardım malzemesi taşıyan arkadaşlarımızın çalıştığı depo ve çadır; Pazarcık halkı için yaşamın, umudun merkezi olarak görülmektedir. İşte o merkeze kaymakam peşine taktığı 200 asker ve polisle baskın yaparak depoya el koydu.
Türkiye Komünist Partisi üyelerinin Osmaniye’de gözaltına alınması, Emekçi Hareket Partisi genel başkan ve üyelerinin İstanbul’da gözaltına alınmaları deprem dayanışma ağını oluşturan binlerce kurum ve gönüllüye gözdağı verme amacı taşıyor. Depremde ortalıkta görünmeyen iktidarın toplumsal dayanışma ağlarına yönelik bu saldırıları kabul etmiyoruz. Milyonların dayanışmasını tüm demokrasi güçleri ve gönüllüleriyle birlikte her yerde büyütmeye kararlıyız
Meşruiyetini yitirmiş bu zorba iktidarın atadığı kayyım bizim için yok hükmündedir. İktidarın yapması gereken gölge yapmaması, askerini polisini alıp sırça köşklerine geri dönmesidir. “Her şey benim kontrolümde olsun” diyen iktidarın emek gaspını kabul etmiyoruz. Asrın cinayetinin asıl sorumluları olan gaspçı iktidardan elbette siyaseten ve yargı önünde hesap soracağız.
EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI