
Utanma bir değer yargısıdır ama yozlaşma ve bozulma bu değer yargısını ortadan kaldırır. Ve bu değer yargısı ortadan kalkınca, utanmazlık sınır tanımaz, kabına sığmaz. Deprem felaketinin 6. gününde Urfa’da bunu bir kez daha gördük. Erdoğan basına konuşurken, arkasındaki protokol öne geçmek için birbiriyle itişiyor, kimin kameraların önüne geçeceğinin kavgası veriliyordu. Binali Yıldırım’ı itip en öne geçen Nureddin Nebati, Erdoğan’ın bir bakışıyla hizaya girdi. İşte yukarıdaki fotoğraf karesi bu anda çekildi.
Rejimin çürümüşlüğüne dair ne varsa bu fotoğraf karesinde can buluyor. Düşünebiliyor musunuz? Kundaktaki bebeklerin, hayatının baharındaki genç fidanların, anaların, babaların, evlatların üzerine yıkılıyor betonlar. Binlerce insanın yardım çığlığı arşa yükselirken bunlar protokol yarışına giriyor! Bir gram vicdanları olsa, o an akıllarına protokol itişmesi gelir miydi? Kapitalist açgözlülük ve zengin olma hırsından başları dönmese, insanlıktan nasiplerini alsalardı buz kesen o havada, yüz binlerce bedenin utancını duyarlardı. Diyecek söz bulamıyor insan. En iyisi sözü şaire bırakmak:
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne-üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Yukarıdaki fotoğraf, tek adam rejimin zihniyet dünyasının özetidir, rejimin çürümüşlüğünün ta kendisidir. Bu çürümüşlüğü AFAD’ın sözde arama-kurtarma çalışmalarında da gördük. AFAD ekipleriyle rejim medyasının kameraları enkaz başlarını adeta film setlerine çevirdiler. Kameraların olmadığı yerde ekip de yoktu. Hatta bu ekipler, kameralara poz vermek için gönüllülerin gerçekleştirdiği kurtarmalara bile el konyma yarışına girdiler. Peki, işçi ve emekçiler olarak bu rezaleti hak ediyor muyuz biz? Bu çürümüşlüğe, bu mide bulandıran hareket tarzına katlanabilmek mümkün mü?
Elbette hayır. O nedenle hesap sormak için mücadelemizi büyütüyoruz. Tüm işçi ve emekçileri UİD-DER’in ve emek cephesinin saflarında birlik olmaya çağırıyoruz. Biliyoruz ki bu her yanı kokuşmuş tek adam rejiminden enkaz altında kalan insanlarımızın hesabını sorabilmek için bir güç haline gelmememiz gerekiyor. Öyleyse gün, her alanda işçilerin birliğini ve dayanışmasını ören kendi sınıf siyasetimizi yapma günüdür.