Ben Güneş, 17 yaşındayım. Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Burası artık Hatay diyebileceğim bir yer değil, benim alıştığım Hatay değil. Çok garip bir şey, doğup büyüdüğüm yerin böyle yıkılışını görmek… Bunu yaşayacağımızı düşünmedim hiç. Tabii ki kafamızda böyle senaryolar kurduk ama böylesini kurgulamamıştım. Artık eskisi gibi değil burası, sanki kafese tıkılmış kuşlar gibiyiz.
İnsanların evleri, anıları, yaşadığı kentler yok oldu. En önemlisi buradaki çoğu insan yakınını kaybetti. Babam ilk gün “yollar kapalı belki ondan gelmeleri uzun sürmüştür” demişti. Ama ikinci gün de yoktular. Üçüncü gün yardımlar gelmeye başladı ama hükümetten değildi bunlar, gönüllülerdendi. Bir hafta oldu ve yine doğru dürüst ne AFAD’ı ne de Kızılay’ı gördük, yani kimse yoktu. Aklımdan sadece buradaki insanları ölüme terk ettikleri geçti. Herkes birbirine yardım etmeye çalıştı. Ama gücümüz yetemedi. O molozları insan gücüyle kaldırmamız o kadar kolay değildi. 200. saatte çıkan insanlara mucize dediler, onlar mucize değildi. Bu ihmalkârlığın bir sonucuydu. Belki daha önce çıkarabilirlerdi onları ve daha fazla insan kurtarılabilirdi. Sevdiğimiz insanlar yanımızda olabilirdi.
Lütfen bunu unutmayın çünkü siz unutursanız yine yaşanır bunlar. Unutmayın ki yaşadığımız şeyleri en azından gelecek nesil yaşamasın. Daha anlatmak istediğim çok şey var ama şimdilik bu kadar yazabildim. Bu yazdıklarımın UİD-DER’li dostlarımızın sayesinde sizlere ulaşılacağına eminim. Yaptığınız tüm dayanışma için teşekkür ederiz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız.