
Depremler, yangınlar, seller yüzbinlerce yıldır yaşanıyor, yaşanmaya devam edecek. Depremden sonra şu gerçeği daha iyi gördük: Doğa olayları insanların kontrolü dışında gerçekleşse de felakete dönüşmek zorunda değil. Kapitalist kâr düzeni doğayı yağmalıyor, dengesini keskin biçimde bozuyor, felaketlere yol açıyor. Kapitalist açgözlülüğü zirveye taşıyan zalim tek adam rejimi ise felaketin boyutlarını katlıyor. Türkiye gibi bir deprem ülkesinde kısa yoldan zenginleşmek uğruna, rant uğruna depreme dayanıksız evler yapılıyor. Dere yataklarına evler yapılıyor. İmar afları çıkarılıyor. Denetimler yapılmıyor. Peki, bedeli kim ödüyor? Biz ve sevdiklerimiz! Sonra da sorumlular utanmadan çıkıp bize “kader planında bunlar hep var” diyorlar. Bizleri azarlamaktan, aşağılamaktan, nankörlükle suçlamaktan bile çekinmiyorlar. 6 Şubatta depremde on binlerce canımızı kaybettik, egemenler para kasalarının derdine düştüler.15 Martta sellerde canlar verdik, onlar “çok hızlı müdahale ettik” diye övünme yarışına girdiler. Tek adam rejimi orman yangınları karşısında da aynı refleksleri gösterdi. Müdahale etmediği yetmezmiş gibi doğayı arsa, açılan alanları otel, ölen canlıları “beyaz et” olarak gördü.
İnsana, topluma, doğaya en küçük bir yararı olmayan bu düzene neden katlanalım? Bu zalimliğe, bu ucube düzene neden katlanalım? Teknolojinin bu denli geliştiği bir dönemde neden beton mezarlara gömülmeyi bekleyelim? Haydi, sevdiklerimizi, evlerimizi, ormanlarımızı, toprağımızı gözünü kâr hırsı bürüyen zalimlere kurban etmemek için harekete geçelim. Çocuklarımız, gençlerimiz ve geleceğimiz için birlik olmaya, birlikte olmaya, dayanışmamızı ve mücadelemizi büyütmeye devam edelim! 1 Mayıs alanında UİD-DER kortejinde buluşalım. Buluşalım ki hesap sormak için güçlenelim.