
DİSK, KESK, İSİG Meclisi, İstanbul Tabip Odası ve Kocaeli Tabip Odası, meslek hastalıkları hastanelerinin kapatılmak amacıyla işlevsizleştirilmesine, bu yaklaşımın son örneği olarak Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin başka yere taşınma bahanesiyle kapatılmaya çalışılmasına karşı 25 Nisan Salı günü İstanbul Tabip Odası’nda bir basın toplantısı gerçekleştirdiler.
Basın açıklamasını kurumlar adına İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç yaptı. Oruç, meslek hastalıkları hastanelerinin 1980 darbe döneminde dahi kapatılmadığına dikkat çekerek, günümüzde kâr etmiyor bahanesiyle defalarca kapatılma söylentilerinin çıktığını ancak her seferinde duyarlı sendika, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle korunabildiklerini aktardı. Aynı şekilde İstanbul’un tek meslek hastalıkları hastanesinin ortadan kaldırıldığını söyleyen Oruç, iş kazaları ve meslek hastalıklarında her yıl binlerce insanın ölümüne ve sakatlanmasına yol açarken, tüm bunlara çözüm bulmaya çalışan bir kurumun ortadan kaldırıldığını söyledi. Oruç açıklamayı “İşçi sınıfının, hekimlerin, emek ve meslek örgütlerinin mücadelesiyle meslek hastalıkları hastanelerini yeniden daha güçlü kuracağız” sözüyle bitirdi.
Toplantıda söz alan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şube Eşbaşkanı Abuzer Aslan ise asıl teşhir edilmesi gereken noktanın iktidarın “kâr etmiyoruz” dayanağı olduğunun altını çizerek, iktidar için işçilerin sağlığının önemli olmadığını önemli olanın para olduğunu söyledi. İstanbul’da çeşitli hastanelerin bugün atıl olmasının nedeninin o hastanelerin arsalarının değerli olması olduğunu söyleyen Aslan, yaşanan süreç için “biz tüm bu kurumlar olarak sessiz kalmayacağız. Hastanelerimize ve işçinin sağlığına sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
Toplantıda bir diğer söz alan kurum temsilcisi İSİG Meclisi’nden Murat Çakır’dı. Çakır, her yıl ortalama 2 bin işçinin hayatını kaybettiği Türkiye’de meslek hastalığı nedeniyle tespit edilebilen ölüm sayısının yalnızca 15-20 olduğuna dikkat çekerek, bunların da tamamının SGK’ya kayıtlı olmadığını söyledi. Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyadaki her 100 ölümün 14’ünün iş kazaları, 86’sının ise meslek hastalığı kaynaklı olduğunu aktaran Çakır, bunun da ülkemizde meslek hastalıklarından binlerce ölüm anlamına geldiğini kaydetti. Tüm bu verilerin işçi ölümlerinin gizlendiğini gösterdiğini belirten Çakır, “belki de dünyadaki en büyük savaşın, sermayenin işçi sınıfına karşı savaşı” olduğunu söyledi. Ayrıca Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edildiğini hatırlatan Çakır, 500’den fazla sağlık emekçisinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş olmasına karşın Covid-19 nedeniyle ölümlerde sadece 4 hekimin kayıtlara geçtiğinin altını çizdi. Güvencesiz istihdam nedeniyle meslek hastalığı tanısı konulmasının işçiler açısından işsizliğe yol açtığını söyleyen Çakır, işçilerin bundan dolayı meslek hastalığı tanısı koydurmak istemediklerini aktardı. Çakır son olarak, Meslek Hastalıkları Hastanesi mücadelesinde kendilerinin de üzerlerine düşeni yapacaklarını ve kurtuluşun işçi sınıfının ellerinde olduğunu söyledi.
İşyeri Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Zuhal Akgün de konuşmasında işyeri hekiminin meslek hastalıkları konusunda donanımlı ve meslek hastalığı teşhisi koyabilecek koşullara sahip olması gerektiğini ancak mevcut işyeri hekimliği şartlarında bunun mümkün olmadığını söyledi. Ayrıca İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin işyeri hekimlerinin tek dayanak noktası olduğunu hatırlatan Akgün, onun da yok edilmeye çalışıldığını söyledi.