
Zorba tek adam rejimi Türkiye işçi sınıfına çok bedel ödetti, ödetiyor. Ama özellikle de biz emekçi kadınlar tek adam rejimi altında her gün biraz daha nefessiz bırakılıyoruz. Bu rejimle birlikte kadına şiddet katlanarak arttı. Katiller hak ettikleri cezaları almak bir yana neredeyse ödüllendiriliyor. Tecavüzcüye “tecavüzcü” dedi diye birçok kadın sanatçıya hakaret davası açıldı, cezalar verildi. İstanbul Sözleşmesi iptal edildi, mevcut 6284 sayılı kadına şiddetin önlenmesine dair yasanın iptali tartışılıyor. Bununla birlikte “aile yasası” adı altında çıkarılmak istenen yasayla emekçi kadınların hayatı zindana çevrilmek isteniyor. Sadece fiziksel şiddet değil, kadınlara yönelik psikolojik şiddet ve toplumsal baskı da giderek artıyor. İşyerlerinde erkeklerle aynı işi yapan kadınlara eşit ücret verilmiyor. Emekçi kadınlar rejim tarafından yayılan kirli dilin de etkisiyle yaşamın her alanında aşağılanıyor.
Emekçi kadınlar olarak aşağılanmadığımız, şiddet görmediğimiz, emeğimizin değersizleştirilmediği, kimliğimizin, varlığımızın, fikirlerimizin, taleplerimizin yok sayılmadığı bir toplumda yaşamak istiyoruz. Bunun için de ilk olarak kadın düşmanı politikalar üreten tek adam rejiminden kurtulmamız gerekiyor. Bu rejimin varlığı biz emekçi kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel haklarını tehdit ediyor. Tüm toplum gibi biz emekçi kadınlar da değişim istiyoruz ve bu değişimi yaratmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Değişim irademizi 1 Mayıs alanlarına güçlü bir şekilde taşıdık. Şimdi sırada 14 Mayıs var!