
Depremi ailem, dostlarım ve arkadaşlarım olarak iliklerimize kadar hissettik. Ve bazen keşke hissettiğimiz tek şey deprem olsaydı diyorum. Yalnız bırakılmışlık, aşağılanma, sevdiklerimizin göz göre göre ölüme terk edilmesi... Nefretim diri mi? Hiç olmadığı kadar! Hesap soracak mıyım? Sonuna kadar! Unutacak mıyım? Hiçbir zaman! Affedecek miyim? Asla!
Ama bir sorun vardı, kendimi yalnız hissediyordum. İşte tam burada UİD-DER’i anımsadım; “milyonların içinde yalnız değilsin” diyen UİD-DER’i! Depremin ilk zamanlarından beri orada bulunan, dertlerimizle dertlenen, öfkemizle öfkelenen. Bunun için 1 Mayıs’ta “Ma rıhna nıhna hon” diye haykırmak için oradaydık. Zaman geldi beraber ağladık, zaman geldi beraber güldük ve benim için çok güzel bir süreçti. Yalnız olmadığımı, bu hesabı beraber sorabileceğimiz insanların olduğunu ve sorumlulardan tek tek hesabı beraber, emekçiler olarak soracağımızı görmek umut vericiydi.
Depremde kaybettiğim Muhsin kardeşim ve adını bile bilemediğim on binlerce insan, özür dilerim. Ama söz veriyorum; bu haysiyetsiz düzenden, bu haysiyetsiz burjuva siyasetten ve bu alçak insanlardan tek tek hesap sormazsak, yatacak yerimiz olmasın! Ve yine söz veriyorum ki işçinin, emekçinin ve tüm güzellikleri var eden bizlerin, bir umut olarak gördüğü bu mücadele örgütünde, UİD-DER’de bize destek olan siz güzel dostlarımızı hiçbir zaman unutmayacağım!
Yüreğim, yüreğimizdir.
Aklım, aklımızdır.
ve yumruğum, yumruğumuzdur!