
Halk müziğinin günümüzdeki önemli temsilcilerinden Erdal Erzincan, bir konuşmasında, bir zamanlar Hüseyin Orhan dededen bir mersiye (ağıt) örneklemesini istediğini anlatır. Hüseyin Orhan’ın mersiyeyi söylerken döktüğü gözyaşlarını, bu gözyaşlarının nedenini anlatır. Orhan’ın söylediği bir cümlenin günlerce başında dolandığını ifade eder.
Erdal Erzincan’ın “günlerce başımda dolandı” dediği cümlenin hikâyesi şudur: Kimi köy evlerinde saz ile, söz ile muhabbetlere katılarak büyür çocuklar. Dilden dile, kulaktan kulağa yayılan türkülerle çocuklar pişer, eğitilir, olgunlaşır. Çocukların olgunlaşıp piştiği, mersiye okurken onun barındırdığı acıyı hissetmelerinden ve gözyaşı dökmelerinden anlaşılır. Çocukların gözlerinden dökülen bir damla gözyaşına bakan Hüseyin Orhan “bu yaş bu çimeni büyütür” der. Nice ozanların gözünün yaşını, Yunus’tan Veysel’e bütün âşıkların derdini taşır bu cümle.
6 Şubatta yaşanan depremlerle ortaya çıkan tablo, siyasi iktidarın milyonlara yaşattığı “asrın kötülüğü”, yaşanan acılar ve aradan dört aydan fazla zaman geçmesine rağmen insani hiçbir değere uymayan anlayış ve uygulamalar benim de başımda aynı cümlenin dolanmasına sebep oluyor. Yüzyıllardır nice zorluklar görmüş Anadolu halklarının bu zorlukları aşmak için verdiği mücadele beliriyor gözümün önünde. Yaşanan tüm bu acıların içinden geleceği kuracak bir umut ışığı parladığını görüyorum. O da emekçilerin dayanışması!
Nitekim Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından emekçiler depremin ilk gününden itibaren sınıf dayanışmasının çok güzel örneklerini sergilediler. İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER de deprem bölgesindeki sınıf dostlarımızla dayanışmayı ören bir süreç örgütledi. Sürece katkı sağlamak için Hatay’a gittiğimde bir yanda ihmalleri, kâr hırsını, siyasi çıkarlar uğruna milyonlara reva görülen koşulları diğer yanda ise bu koşullara boyun eğmeyen mücadeleci insanları görmüştüm. 1999 Gölcük depreminin ardından alınması gereken önlemlerin neredeyse hiçbirinin alınmadığını gördüğüm gibi aynı depremin sonrasında örülen sınıf dayanışmasıyla yaraların sarıldığını gördüm.
Gerçekliği tüm çıplaklığıyla gördüm. Bu yüzden işçi sınıfının sömürü ve zorbalığa karşı mücadelesinin bir parçası olmaktan bir kez daha gurur duydum. Bu düzenin egemenlerinin sınıfımıza yaşattığı tüm acıların, gözümüzden damlayan her bir damla yaşın mücadeleye karıştığını gördüm. Bu yaş işçi sınıfının mücadelesini büyütecek dostlar, sorulacak hesabımız için bu yaş bu çimeni büyütecek!