
DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) verilerinden hareketle her yıl “İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu” yayımlıyor. Haziran 2023 yılında hazırlanan rapora göre işsizlikle ilgili veriler şu şekilde:
- Geniş tanımlı işsiz sayısı 9 milyon 138 bin
- Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 23,8
- Her 10 resmi işsizden yalnızca 1’i işsizlik ödeneği alabiliyor
- Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 31,3
TÜİK’in Mart 2023 HİA sonuçları 12 Haziran 2023’te yayımlandı, hesaplamalar yapılırken deprem nedeniyle Adıyaman, Maraş ve Osmaniye illerinde anket yapılamadığı için diğer iller baz alındı. TÜİK verilerine göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,2, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) ise yüzde 23,8 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde dar tanımlı işsiz sayısı (mevsim etkisinden arındırılmış) 2023 Nisan ayında 3 milyon 585 bin oldu. DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre ise mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı Nisan 2023’te 9 milyon 138 bin kişi olarak gerçekleşti.
İşsizlik oranları artarken kadın işsizliği bu oranların en yüksek olduğu kategoride yer alıyor. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,1 iken kadınlarda yüzde 14,3 olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) erkeklerde yüzde 19,6, kadınlarda ise yüzde 31,3 olarak hesaplandı. İşsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori kadın işsizliği oldu.
İşsizlerin ezici çoğunluğu, işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. TÜİK Nisan 2023’te toplam dar tanımlı işsiz sayısını 3 milyon 585 bin kişi olarak açıkladı. İŞKUR’un Nisan 2023 verilerine göre ise bu ayda işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 392 binde kaldı. Böylece Nisan 2023’te resmi işsizlerin sadece yüzde 10’u işsizlik ödeneği alabildi.
DİSK-AR’ın işsizlikle mücadele önerileri kapsamında sıraladığı maddelerse şöyle:
- “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
- Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
- İş Yasasının 25/II. Maddesi yeniden düzenlenmeli ve keyfi işten çıkarmalar sona ermelidir.
- İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir.
- İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. Fon’dan işverenlere dönük teşvik ve destekler sona erdirilmelidir.
- İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının arttırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
- İşbaşında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
- Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
Bu veriler, Türkiye’de işsizliğin çok büyük bir sorun olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Türkiye ekonomisinin gidişatı, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “rasyonel” politikalara geri dönüleceği yolundaki açıklamaları bu kötü gidişatın bedelinin işçi ve emekçilere ödetileceğini, işsizliğin artacağını gösteriyor. Bu açıdan işçilerin işyerlerinde, sendikalarda, mücadele örgütlerinde birleşmesi, iş güvencesi için mücadele etmesi büyük önem taşıyor.