
Fransa’nın Nanterre şehrinde Nahel M. isimli 17 yaşında bir genç polis kurşunuyla katledildi. 27 Haziranda gerçekleşen olayda Nahel ve iki arkadaşı polis tarafından trafik kurallarına uymadığı gerekçesiyle silah zoruyla kenara çekilmek istendi. Bu esnada sürücü koltuğundaki Nahel yakın mesafeden göğsünden vurularak katledildi. Video görüntülerinin de medyada yer almasıyla birlikte ülke genelinde infiale yol açan katliam, başta gençler olmak üzere emekçileri sokaklara döktü.
Eylemler Nanterre’nin ardından hızla Paris, Lyon, Lille, Toulouse, Viry-Chatillon ve daha pek çok şehre sıçradı. Polisin protestoları şiddetle bastırmak istemesi ise gençlerin, işçi ve emekçilerin öfkesini adeta bir isyana dönüştürdü. Karakollar, belediye binaları ateşe verildi. Paris’in pek çok bölgesinde 3 Temmuza kadar akşam 9 ilâ sabah 6 arası sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Eylemlerde çoğunluğu genç 650’nin üzerinde insan gözaltına alındı. İsyanın giderek büyümesi üzerine Macron ve pek çok devlet yetkilisi açıklamalar yaptı. Nahel’i katleden polisin tutuklandığı, yargı önüne çıkarıldığı duyuruldu. Ancak bu açıklamalar geçim sıkıntısıyla, baskılarla boğulan işçi ve emekçilerin, geleceksiz bırakılan gençlerin öfkesini dindirmeye yetmiyor.
Belçika’ya da sıçrayan eylemlerde tepkilerini ortaya koyan emekçiler bu olayın münferit olmadığını ifade ediyorlar. Sadece geçtiğimiz yıl Fransa’da 13 kişi benzer şekilde polis tarafından katledildi. Hayat pahalılığının artması, işçi haklarının gasp edilmesi Fransalı emekçilerin öfkesini gün geçtikçe arttırıyor. Fransa işçi sınıfı geçtiğimiz Ocak ayından bu yana kitlesel eylemlerle emeklilik hakkının gasp edilmesi başta olmak üzere yoksullaştırma politikalarına karşı mücadele ediyor. İşte isyanı büyüten öfke de buradan geliyor. İsyan, işçi ve emekçileri gözünü kırpmadan katledebilen polise, ona bu cüreti veren Fransız egemenlerine ve sömürü düzeni kapitalist sistemedir.