
Geçtiğimiz günlerde Akkuyu Nükleer Güç Santralinin inşaatında, TSM şirketi bünyesinde çalışan işçilerin bileklerine GPS yani elektronik takip cihazı takıldığına ilişkin haberler okuduk. İşçiler sabah işe başlarken takip cihazını takmak ve paydos edene kadar çıkarmamak zorundalar. Çalışma sahasından yemekhaneye ve hatta tuvaletlere varıncaya kadar her yerde takip ediliyorlar. Örneğin 40 kişinin çalışacağı söylenen bir işte eğer daha fazla kişi görünüyorsa hemen müdahale edilip hesap soruluyor. Eğer işçiler yanlışlıkla da olsa bilekliği mesai saatleri içinde çıkarırlarsa o günkü yevmiyeleri kesiliyor. Hatta bir işçi abdest almak için bilekliği çıkardığını ve bu yüzden yevmiyesinin kesildiğini söylüyor.
Bunları okuyunca ne yazık ki şaşırmadık bile. Çünkü doğayı, canlıları, insanlığın geleceğini tehlikeye atma pahasına bu santrali kuran siyasi iktidar ve sermaye çevreleri elbette ki biz işçileri zerre kadar umursamaz, bize köle gibi davranır. Kapitalist sistem var olduğundan beri işçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, insanlık dışı muamelenin ortadan kaldırılması için hep mücadele vermiştir. Geçmişten bugüne sermaye sahiplerinin işçilere reva gördükleri, insan onurunu hiçe sayan uygulamalar sınıf mücadelesi geriledikçe çalışma hayatının sıradan uygulamaları haline getiriliyor.
İşçiler olarak patronların karşısına dikilmek ve haklarımızı almak için örgütlenmedikçe biz işçilere daha fazla pranga vurulmaya devam edilecek. Gözünü kâr hırsı bürümüş patronların pervasızlıklarına, bizi insan yerine koymama tutumlarına son vermenin tek yolu bir güç olarak karşılarına dikilmektir. Karşılarında birlik içinde olmak, birlikte hareket etmektir. İşçiler olarak kurtuluşumuz kendi ellerimizdedir. Elektronik prangalardan, tüm prangalardan ve sömürüden kurtulmak için ellerimizi birleştirelim.