
Yıllar süren mücadelelerin ardından iktidar EYT düzenlemesini yapmak zorunda kaldı. Erdoğan seçimlere az bir zaman kala, 2022 Aralık ayında, “2 milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkına kavuşuyor” dedi. Fakat emekli olmak için başvuran yüz binlerce insan bu sözlerin doğruyu yansıtmadığını kısa zamanda gördü, görüyor.
SGK Müdürlüklerinde yüz binlerce emeklinin dosyası işlem bekliyor. Emekli olmak için bütün şartları yerine getirenler bir türlü emekli olamıyorlar. Çünkü devlet söz konusu işçi ve emekçiler olunca işi ağırdan alıyor. Aylardır emekli olmayı bekleyenler sıranın kendilerine bir türlü gelmemesine şaşıp kalıyor. SGK Müdürlüklerine yapılan şahsi başvurular, “memur sayımız az, yığınla taranacak evrak var, sıranın size gelmesini beklemekten başka bir şey yapamazsınız” cevabıyla karşılaşıyor. İnsanlar hayal kırıklığı içinde, eli boş geri gönderiliyor.
Hani devlet kurumları vatandaşa hizmet için vergi topluyordu? Salgın olur doktor eksik olur, sel olur ekipler bir türlü gelemez, deprem olur yardım ekipleri sırra kadem basar, yangın olur havadan söndürme araçları yetersiz olur, kadına şiddet olur polis gelmez... Ama öte yandan sürekli “güçlü devlet, güçlü millet” propagandası yapılır. Uluslararası organizasyonlar için tek sefere mahsus statlar yapılıyor. Uçakların inmediği havalimanları inşa ediliyor. Bir günde genel seçim, nüfus sayımı işleri organize ediliyor. Agrobay işçilerinin örneğinde olduğu gibi devletin gücü hakkını arayan işçi ve emekçileri bastırmak için sınırsızca kullanılıyor. Devletin eksiklikleri, yetersizlikleri sadece işçi ve emekçiler felaketlere maruz kaldığında veya emekli olmak istediklerinde ortaya çıkıyor.
Aylardır bir işçinin emeklilik işlemlerini yapamayan devlet belli ki önceliği işçi ve emekçilere vermiyor. Devletin önceliğini bakın bir AKP’li bakan nasıl açıklıyor: “Hantal devlet yönetimi yerine hızlı, seri ve atak bir devlet yönetimi olacak, iş dünyasının ve bilim camiasının bizden beklediklerini çok daha hızlı bir şekilde hayata geçirmek mümkün olacak, en önemli kaynak zamandır, yeni sistemde zaman israfına son vereceğiz.” Bu sözler devletin sermayenin devleti olduğunu gösteriyor. İş dünyasının zamanı çok değerli de emekli aylığı bekleyen bir işçinin zamanının kıymeti yok mu?
Devlet, işçi ve emekçilerin vergilerini, emeklilik primlerini peşin peşin alıyor, sonra emekli olmak için aylarca kapıda sıra bekletiyor. Aylardır mağdur olan, üç kuruş emekli parası alamayan yüz binlerce emekçi olarak sesimizi yükseltmeli bu haksızlığa bir son verilmesini sağlamak için birlik olmalıyız.