
Siyasi iktidarın sağlık sisteminde dönüşüm diyerek uygulamaya koyduğu politikalar sonucu sağlık çalışanlarına yönelik şiddet artarak devam ediyor. Sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlayamayan iktidarın Sağlık Bakanı ise sosyal medya hesabından mesaj göndermekten başka bir şey yapmıyor.
Aralarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Tabipler Birliği (TTB), Devrimci Sağlık İşçileri Sendikasının (Dev Sağlık-İş) olduğu 11 sağlık emek meslek örgütü 20 Ekimde Sağlık Bakanlığı önünde bir araya geldi. Yapılan eylemde sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin durdurulması ve Sağlık Bakanlığının artık gerçek tedbirler alması talep edildi. Ortak açıklamayı Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı yaptı.
Konuşmasına İsrail’in Filistin’e yönelik katliamlarını kınadıklarını belirterek başlayan Fincancı, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedi. Özellikle sağlık kurumlarına, sivillere yönelik saldırıları kabul edilemez bulduklarını ifade etti. Ardından basın açıklamasına geçen Fincancı, bugün yaşanan tüm sorunların kaynağında Sağlıkta Dönüşüm Programı olduğunu söyledi. Sağlıkta yaşanan sorunlara Sağlık Bakanlığının geçici, çözüm olmaktan uzak, günü kurtaran rötuşlarla yaklaşmasının şiddeti beslediğini belirten Fincancı, “Yönetemiyorsunuz! Sağlıkta kriz giderek derinleşiyor. Ya derhal gerçekçi adımlar atın ya da istifa edin” dedi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sonuçlarına değinen Fincancı şöyle konuştu: “Kışkırtılmış sağlık talebi, hastane doluluk garantili, koruyucu değil hastalıktan beslenen sağlık politikalarını savunan bu sağlık sistemini reddediyoruz. Birkaç dakika da olsa hekim görmenin yeteceği zannıyla oluşturulan yapay hasta memnuniyeti yaratma temelli bu çarkın bir dişlisi olmayı kabul etmiyoruz.” Fincancı, hastaların da yüz ellinci hasta olmaktan, doktorun nöbetinin otuzuncu saatinde ameliyat edilmekten, birkaç dakikada derdine çare bulamamaktan en az sağlıkçılar kadar şikâyetçi olduğunu ifade etti.
Fincancı sağlık emekçilerinin taleplerini şöyle sıraladı:
- Önerdiğimiz sağlıkta şiddet yasasının tek bir virgülü dahi değiştirilmeden kabul edilmesini istiyoruz.
- Sağlık emek-meslek örgütleri ve uzmanlık derneklerinin önerileriyle güvenli çalışma alanları istiyoruz.
- Mesleklerimizi hedef gösteren tüm kitle iletişim araçlarının denetlenmesini istiyoruz.
- Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hemen terk edilmesini istiyoruz.
- Hekim-hasta ilişkisindeki güvenin yeniden tesisini hedefliyoruz.
- Toplumu hastalıklardan koruyabildiğimiz; tüketim nesnesi değil, hak öznesi olduğumuz bir hekimliği var etmek istiyoruz.
- İdareci belirlemeleri liyakat kriterlerini taşıyan kişilerin aday olacağı ve çalışanlar tarafından seçimle belirleneceği şekilde olmalıdır.
Fincancı'nın ardından eyleme katılan emek meslek örgütlerinin temsilcileri söz aldılar. Yapılan konuşmalarda, sağlık emekçilerine şiddet uygulayanların gerekli cezayı görmesi gerektiği, hastaların yeterli sağlık sistemine erişemediği, iktidarın ise bunun sorumlusu olarak sağlık çalışanlarını göstererek şiddeti körüklediği, halk sağlığının siyasi partilerin oy politikalarına malzeme yapılmaması gerektiği, idareciler tarafından sağlık çalışanlarına uygulanan mobbing ve sendika seçme özgürlüğünün kısıtlanmasının da şiddetin bir yönü olduğu, toplumda iktidar eliyle körüklenen kutuplaşmanın şiddeti beslediği vurgulandı.
Eylem sırasında “Yaşamak Yaşatmak İstiyoruz”, “Çalışırken Ölmek İstemiyoruz”, “Sağlıkta Şiddet Politiktir”, “Sağlıkta Dönüşüm Ölüm Demektir”, “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Hiçbir Yere Gitmiyoruz”, “Kurtuluş Yok Tek başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganları atıldı.