
28 Ekimde Kazakistan Karağandı bölgesindeki Kostenko madeninde metan patlaması sonucu 46 madenci hayatını kaybetti. 252 işçinin çalıştığı madende gece 03.30 saatlerinde meydana gelen patlama 146 metre derinlikte gerçekleşti. 206 işçi kendi çabalarıyla madenden çıktı, geride kalan işçiler, arama-kurtarma çalışmalarının ardından cansız olarak madenden çıkarıldı.
Maden kazasının ardından Kazakistan’da 29 Ekimde ulusal yas ilan edildi. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, kömür madenini işleten dünyanın en büyük maden ve çelik üreticisi ArcelorMittal ile olan işbirliğini sonlandırıldı ve maden sahasının işletilmesini devletleştirildi. Kazada sorumluluğu olanların yargılanacağını, madenci ailelerine tazminat ödeneceğini ve maden işçilerinin çocuklarının eğitim masraflarını da devletin üsteleneceğini açıkladı. Sorumlular elbette yargılanmalıdır fakat önemli olan madende gerekli önlemlerin alınması ve böylesi katliamların engellenmesidir. Nitekim maden işçileri basına yaptıkları açıklamada yazın meydana gelen yangında yaşanan eksikliklere değinerek önlem alınmasını talep etmiş, yıpranmış, eskimiş ekipmanların bir an önce değiştirilmesini istemişlerdi. Dolayısıyla dünyanın sayılı şirketleri arasında yer alan maden şirketi de şirketi ve önlem alınıp alınmadığını denetlemesi gereken devlet kurumları da katliamın sorumlusudur.
Tıpkı Türkiye’de 13 Mayıs 2014’te Soma’da, 28 Ekim 2014’te Türkiye’de Ermenek’te meydana gelen katliamlarda olduğu gibi Kazakistan’da da işçiler sermayenin doymak bilmez kâr hırsının kurbanı olmuştur. İşçi cinayetlerini, katliamlarını engellemenin tek yolu işçilerin bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olup işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini aldırmasıdır.