
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısı üzerine sendikamız, Filistin halkının yanında ve İsrail zulmünün karşısında olduğunu göstermek için bazı eylemler gerçekleştirdi. Bu eylemlerden biri de fabrikada yakamıza Filistin bayraklı kokart takmaktı. Bunun üzerine fabrikada kokart takmaya başlandı. Fakat bu kokart benim elime geçmediği için takamamıştım. Bir arkadaşım yanıma gelerek “sen neden kokart takmıyorsun, sen Müslüman değil misin, sen bu savaşta kimin yanındasın?” diyerek bana tepki gösterdi. Ben de kokartın elime ulaşmadığını ve kokart bulursam takacağımı söyledim. Sonrasında arkadaşım kokartı getirdi ve ben de yakama taktım. Fakat başka bir arkadaşım yanıma gelerek bu sefer “sen neden bu bayrağı takıyorsun, böyle mi kurtaracaksın onları, onlar zamanında Türkleri sattı” diyerek tepki gösterdi.
Elbette Filistin konusunda benim de fikrim vardı. Fakat iki arkadaşımı yan yana getirmek istedim. Her konuda olduğu gibi bu konuda da işçiler fikirsel anlamda bölünmüş durumda. Arkadaşlarımı yan yana getirdiğimde ikisi de kendilerini çok haklı görüyorlardı ve kendi fikirlerini karşı tarafa ispat etmeye çalışıyorlardı. Sonrasında anlaşamadıklarını görünce ben de konuya dâhil olup, onlara bu savaşların neden çıktığını ve bu savaşlarda kimlerin öldüğünü anlattım. Bu savaşlara nasıl bakmamız gerektiğini ve ancak işçilerin birleşerek savaşlara neden olan kapitalist egemenlerden hesap sorarlarsa savaşların son bulacağını anlattım. Tüm halkların kardeş olduğunu söyledim.
Bu sohbetten sonra iki arkadaşıma da derdimi anlatmıştım, onların da bunu anladığına inanıyorum. Sohbetten sonra bu konuda daha sağlıklı konuşmaya başladık. Halklar arasında kışkırtılan düşmanlıklardan bir çıkarımız olmadığı konusunda anlaştık. Ben de bu fikirleri UİD-DER’de yaptığımız etkinliklerden, çalışmalardan, sohbetlerden ve İşçi Dayanışması gazetesinden öğreniyorum.