
İşyerinde, serviste, çay molasında, misafirlikte laf dönüyor dolaşıyor asgari ücrete ne kadar zam yapılacağına geliyor. Herkes zam tahminine göre hesap yapmaya başladı bile. Okul yıllarında “hocam bu matematik benim hayatta ne işime yarayacak?” diye sorardık, işçilik hayatı hepimize matematiğin, hesap bilmenin önemini öğretti ama hesap bilsek de işin içinden çıkamıyoruz. Geçinmek her geçen gün daha fazla zorlaşıyor.
İktidar ve patronlar her sene asgari ücrete büyük zam yaptık diye övünüyorlar. İşçileri kandırmaya çalışıyorlar. Fakat ücretimizdeki sayısal artış tek başına ölçüt değil. Asıl olarak alım gücümüzdeki değişime bakmamız gerekir. Alım gücümüz düşüyor mu yükseliyor mu? Temmuz ayında, enflasyona ezdirilmediği hatta sözde refah payı da verildiği söylenen asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Bununla birlikte faturalardan akaryakıta, gıdadan giyime kısacası her şeye zam yağmaya devam etti. Sendikaların araştırmalarına göre gıda enflasyonu yüzde 113 oldu. TÜİK resmi verilerine göre bile son dört aylık enflasyon yüzde 30’a yaklaştı. Yani Temmuz ayında belirlenen asgari ücretin alım gücü bugüne kadar 3’te 1 oranında eridi.
Sadece asgari ücret değil, sendikalı işyerlerinde yapılan toplu sözleşmelerle belirlenen işçi ücretleri de eridi, alım gücü düştü. Bugün Türkiye’de işçilerin yüzde 65’i asgari ücret civarında ücretle çalışıyor. Açlık sınırının altında olan asgari ücret ortalama işçi ücreti haline geliyor. Siyasi iktidarın izlediği politikalar sonucunda işçiler asgari ücrette, yani açlık ve yoksulluk sınırının çok altında bir ücrette eşitlenmiş, Türkiye adeta asgari ücretliler ülkesine dönüşmüş durumda! Durum buyken ve enflasyon bu kadar yüksekken iktidar asgari ücrete senede sadece bir kere zam yapacağını açıkladı.
Asgari ücreti belirlerken her sene olduğu gibi bu sene de “asgari ücrete büyük zam yaptık” diyerek bizi aldatmaya çalışacaklar. Enflasyonu düşürecekleri yalanlarını söyleyecekler. Gerçekteyse ücretlerimizi düşürerek, vergileri arttırarak ekonomik yıkımın bedelini bize ödetmeye çalışacaklar. Bu saldırıların önünü kesmek zorundayız. Patronlar sınıfının ve iktidarın saldırılarına birlikte karşı duralım, temel ihtiyaçlarımızı gerçekten karşılayabilecek bir ücret için kendi sınıf örgütlerimizde bir araya gelelim ve mücadele edelim.