
Ben sendikalı çalışan bir metal işçisiyim. Biliyorsunuz biz metal işçilerinin grup toplu iş sözleşmesi süreci Eylül ayından beri devam ediyor. Bu süreçte metal işçileri olarak yaşadığımız durumdan bahsetmek isterim.
Eylül ayında sözleşme dönemi başladı. Toplantıların biri bitti, diğeri başladı, derken yılın son ayına kadar geldik ve MESS’in komik zam oranı %35’i dayatmasıyla 2023-2025 Grup Toplu İş Sözleşmesi süreci arabulucu safhasına ilerledi. Sonuç çıkmayınca sendikaların eylem planları devreye girdi. Herkesin malumu bir ekonomik yıkım söz konusu, enflasyon da cabası, durum böyle olunca Eylül ayında almamız gereken zammı da alamayınca biz işçiler için tablo iyice vahim duruma geldi. Kira, faturalar, mutfak masrafları derken ay sonunu bırakalım artık ayın ortasını zor getirir hale geldik. Hiçbir sosyal hayatımız kalmadı. Dışarı çıkmaya korkar olduk, çocuklarımız bir şey ister de alamayız diye. Süreç uzadıkça kaybeden biz işçiler oluyoruz. Alacağımız zam da, geriye dönük alacaklarımız da iyice kuşa dönüyor, daha elimize geçmeden uçup gidiyor.
Bir de şu durum var: Sendika asgari ücretin açıklanmasını bekliyor. Peki, bu durum doğru mu? Yukarıda yaşadığımız sıkıntılardan bahsetmişken asgari ücretin açıklanmasını beklemeyi aklımız almıyor. Şimdi grev kararı alındığında ise yasal süreç devreye girecek ve 60 günlük bir süreç beklenecek. Neresinden bakarsak bakalım bir toplu iş sözleşmesi 6 ay sürüyor. Dolayısıyla biz işçileri ne yasalar ne sendika bürokratları koruyor.
İşçiler olarak sendikalarımızla beraber TİS süreçlerinde daha aktif ve örgütlü olmayız. Bizim en büyük gücümüz grevdir. Gücümüzü ancak bu şekilde dosta düşmana gösterebiliriz. Ancak bu şekilde kendi taleplerimizi hayata geçirebiliriz, kazanım elde edebiliriz.