
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ‘Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman…’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün…’
Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ‘Bütün bi hayat…’
Bana sorarsanız: ‘Adam sen de bi hafta…’
Benim gibi işçi arkadaşlarımla Genco Erkal’ın Nâzım Hikmet’in şiirleriyle oluşturduğu “Yaşamaya Dair” oyununu izlemeye gittik. Bu oyunda Nâzım Hikmet’in “Ben İçeri Düştüğümden Beri” şiirini duyunca çok etkilendim. Nâzım Hikmet, hapiste olmasına rağmen yazdığı ve bize bıraktığı bütün şiirlerinde umudu ve mücadeleyi anlatıyor. Nâzım, cezaevinde tutsak olsa da dünyadan, yaşamdan, umuttan, mücadelesinden hiç uzaklaşmadığını gösteriyor. Tutsaklık koşullarında da sürdürdüğü mücadele, bizlere yaşadığımız baskılara rağmen mücadeleye devam etmemiz gerektiğini öğretiyor. Umudun hep var olduğunu, öldürülemeyeceğini hissettiriyor. Nâzım, içeride olmasına rağmen birçok insanı etkilemiş ve nice insanı işçi sınıfının mücadelesine katmıştır. Nice insanın yeteneklerini keşfederek, onlara rehberlik ederek ressam, yazar, şair olmalarını, işçi sınıfının mücadelesine bu yolla hizmet edebilmelerini sağlamıştır. Bizler, hayatını mücadeleye adamış, sınıf mücadelesini sırtlamış insanların açtığı yolda birlikte ilerlemeliyiz. Eğer birlikte hareket edersek, işçi sınıfı olarak kazanan hepimiz oluruz.