Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere gelince “kaynak yok” diyenler, sıra seçimlere gelince musluğu ardına kadar açık tutuyorlar. Hepsi birbirine çamur atıyor, tepeden konuşuyor, emekçilere hayal satıyor. Şüphesiz o sahte vaatler ve gülücükler de seçim bitene kadar... Seçim sonrasında işçi sınıfını daha ağır koşulların beklediği tecrübeyle sabittir.
Sermaye temsilcileri boş vaatlerle insanları kandırma yarışına çıkmışken işçilerin gerçekleri her fırsatta kendini açığa vuruyor. Bir tarafta korkunç bir zenginlik birikirken, diğer tarafta işçilerin, emekçilerin sorunları katlanarak artıyor. Sokakta kendisine mikrofon uzatılan Sevim nine gibi nice emekçi var. Bakın ne diyor ninemiz: “84 yaşındayım, çalışmak için iş arıyorum. Evimin kirasını zor ödüyorum. Ramazan geldi, affedersiniz pidenin kokusu mis gibi geliyor ama alamıyorum.” Sevim ninenin anlattıkları, bu sistemin efendilerinin biz işçilere neyi reva gördüğünün resmidir. İnsan sormadan edemiyor, 84 yaşında bir kadın neden çalışmak zorunda kalır? Nasıl olur da bir insan bir pideyi alamayacak duruma düşürülür?
Bir kesim evinin kirasını bile ödeyemeyecek durumdayken siyasi iktidarın “dünya bizi kıskanıyor” diye caka satmasına ne demeli peki? Siyasi iktidar emeklilik sistemini, sağlık sistemini bilinçli bir politika izleyerek yerle bir etti, sağlık hizmetlerini ticarileştirdi. Yaşlı işçiler emekli olmalarına rağmen çalışmak zorunda kalıyor ve günden güne hayatları daha da çekilmez hale geliyor.
İşte bu sebepten Sevim nine, yılların verdiği hayat tecrübesine dayanarak “böyle giderse daha kötüye gidecek, gözümüzü açalım” diyor. Belki daha kötüsü ne olabilir diye düşünenlerimiz olabilir. Fakat unutmayalım ki, yaptıkları yapacaklarının kanıtıdır. Seçimlerden sonra bizleri ciddi bir zam yağmurunun yanı sıra kıdem tazminatına göz dikilmesi gibi hak gaspları bekliyor. Bir süredir biz işçilere pazarladıkları sahte gülüşler seçim sonrası yerini hayatın gerçeklerine bırakacaktır.
Krizin faturasını biz işçilerin üzerine yıkıp sırtımızdan servetine servet katanlardan bir kurtuluş beklemek saflık olur. Sevim ninenin de dediği gibi, gözümüzü açalım, birlik olalım ve mücadele edelim. Yoksa daha kötü günler biz işçileri bekliyor.