
2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha fazla gündem olması, hayatımıza girmesi maalesef çocuklarımızın, gençlerimizin iş cinayetlerine kurban gitmesiyle oldu. 2023-2024 eğitim yılının ilk yarısında 8 “öğrenci” çalıştıkları işyerlerinde iş cinayetlerinden dolayı hayatlarını kaybettiler. Milli Eğitim Bakanlığı çocukların çıraklık yaptığı işyerlerine müfettişlerin gönderileceğini açıkladı. “İş sağlığı ve güvenliği konuları gündeme alınacaktır” dedi. Bu açıklamaların ve gönderilen müfettişlerin göstermelik olduğunu ben çalıştığım işyerine gelen müfettişlerden gördüm.
Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesinde metal işkolundaki bir fabrikada çalışıyorum. Çalıştığım işyerinde de 15 MESEM’li “öğrenci” çalışıyor. İşyerinde MESEM’li çocuklardan sorumlu işyeri eğitmeni ile konuştuğumda denetimlerin ne kadar göstermelik olduğunu öğrendim. OSTİM’in içinde bir MESEM merkezi var ve birçok yere çırak gönderiyor. Çalıştığım fabrika OSTİM’de iş güvenliği kurallarını tüm bölümlerde gerektiği gibi uygulayan birkaç işyerinden biridir. Ancak organizedeki işyerlerinin tamamına yakınında iş güvenliği önlemleri alınmıyor ve çalışma koşulları çok ağır. Buralarda stajyerler, çıraklar, çocuklar en pis işlerde çalıştırılıyor. Patronlar hiçbir kurala aldırmaksızın çocuklara bedavaya her türlü işi yaptırıyorlar. Müfettişlerin o tarz yerlere uğramadığını ya da uğrasalar bile ofiste bir çay içip gittiklerini, esas olarak bizimki gibi fabrikaları gezip görevlerini “yerine getirdiklerini” işyeri eğitmeninden öğrendim.
Ne işçilerin ne de stajyer öğrencilerin çalışma koşulları ve eğitimleri patronların umurunda! Onlar için önemli olan tek şey en ucuz yollarla en çok kârın nasıl elde edildiğidir. İktidar da zaten yıllardır çıkardığı yasalarla patronlara hizmette kusur etmiyor. İktidarın işletmelere sunduğu bu yağlı kapıyı fark eden patronlar çalıştırdıkları “öğrenci” sayısını artırdılar.
Çocuklarımızın bu sömürü çarkına daha fazla kurban olmaması için işyerlerindeki örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz. Genç stajyer ve çırakları da örgütlülüğümüzün bir parçası haline getirmeliyiz. Kardeşlerim 1 Mayıs, işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü! Bize reva görülen bu hayata HAYIR demek için, çocuklarımızın fabrikalarda hayattan koparılmaması için 1 Mayıs alanlarında sesimizi yükseltelim.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!