
Antep Başpınar Organize Sanayii Bölgesinde, tekstil işçileri başta olmak üzere çeşitli işyerlerinden işçiler, Şubat ayı başından bu yana ücret artışı talebiyle iş bırakma eylemleri gerçekleştiriyorlar. Çünkü asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında gibi düşük zamlar dayatılmasının ardından Antepli tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttular. Ama Antepli işçilerin bu dayatmalara cevabı mücadele oldu. Direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta bir karar yayınlayarak 15 gün süresince Antep genelinde eylem, gösteri ve toplantı düzenlenmesini yasakladı.
Yasaklama kararının ardından işçiler, haklarını aramak için mücadelelerine devam edeceklerini vurguladılar ve eylem çağrısında bulundular. Polis ise bir araya gelmeye çalışan işçilerin karşısına dikildi. 13 Şubat sabahı erken saatlerde Jandarma ve Çevik Kuvvet eşliğinde direniş çadırları boşaltıldı ve söküldü. Bazı fabrikalarda işçilerin dışarı çıkmaması için kapılar kapatıldı. Polis sokakları doldurarak işçilerin gözlerini korkutmaya çalıştı. BİRTEK-SEN sendikasının çağrısıyla 4. OSB’deki Çelikaslan fabrikası önünde bir araya gelmeye çalışan işçiler engellendi. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, yaptığı konuşmayla işçileri 14 Şubatta saat 11.00’de Demokrasi Meydanında buluşmaya, tepkilerini ve hak taleplerini ortaya koymaya çağırdı.
Antep valiliğinin aldığı karar iktidardaki rejimin ekonomi ve emek politikalarının bir özeti, aynasıdır. Enflasyon yükselmeye, hayat pahalılığı hızla artmaya devam ederken işçilerin hak arama mücadeleleri karşısında gösterilen bu tahammülsüzlük, arttırılan baskı ve yasaklar iktidarın işçi düşmanı yüzünü bir kez daha ortaya koymaktadır. Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı işçi düşmanlığında sınır tanımamaktadır. Grevleri, işçi eylemlerini, ücret zammı talep etmeyi yasaklamak on milyonlarca işçinin yaşamını eziyete dönüştürmek ve buna sessizce katlanmasını sağlamaya çalışmak demektir. Sermaye sınıfının zenginliği ve sefahati uğruna işçilerin açlığa, köleliğe, ölüme itilmesine birlikte itiraz etmek, taleplerimizi birlikte ortaya koymak zorundayız.