
İzmir Pınarbaşı’nda Sunel tütün fabrikasında grevde olan işçileri ziyaret ettim. Tekgıda-İş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube üyesi grevci işçiler, ücretlerine zam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ediyorlar.
Sunel fabrikasında çalışan işçilerin yaklaşık yüzde 90’ı mevsimlik olarak, yılda en fazla 3 ay çalışıyor. Ortalama ücretlerse 24 bin lira civarında. Daimi kadroda çalışan işçilerden biri, mevsimlik işçilerle aynı ücretleri aldıklarını belirtti. Türk-İş ve Tekgıda-İş sendikasının yöneticileri grev yerinde yaptıkları basın açıklamasında asgari ücret düzeyinde olan ücretlere yüzde 71 zam istediklerini hatırlattılar. “İzmir’de en kötü evlerin kiraları bile 15 bin liradan başlıyor. Fabrikaya ortak olalım demedik. Sadaka da istemiyoruz. Toplu sözleşme masasında taleplerimizi konuşalım dedik. Taleplerimiz kabul edilene kadar, ölmek var, dönmek yok diyoruz” dediler. İşçiler istedikleri zam oranını kabul ettirebilseler bile ücretleri 42 bin lira civarında olacak.
İşçilerin yarısından fazlası kadın. Fabrikada çalışan işçilerin yaş aralığı 17-18 ve 65-70. Özellikle yaşı ileri olanların çoğu kadın işçiler. Tırnaklarının araları simsiyah. Elleri ve parmakları metal işçilerinin elleri gibi nasırlı ve zımpara gibi. Anne-kız, kaynana-gelin ve birbirleriyle akraba olan çok sayıda işçi var. Yaşı 65 civarında görünen kadın işçilerden birine kaç yıldır bu fabrikada çalıştığını ve emekli olup olmadığını sordum. “30 yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Emeklilik nerde... Yaş var ama gün az. Senede 3 ay sigortalı çalışıyorum. Emekli olmak için 15 sene daha çalışmam lazım. O zamana da 83 yaşında olurum. Elim ayağım tutmazsa zaten beni işten atarlar” diyor öfkeyle. Yani “eve katkım olsun” diye mevsimlik işlerde çalışan sayısız kadının bugün karşı karşıya olduğu hazin hikâye ablamızın anlattıkları. Sendika temsilcilerinden biri olan kadın işçi, fabrikayı eliyle göstererek şunları söyledi: “Fabrikadaki o tozları yutan biziz. Kaç aydır patronlar taleplerimizi kabul etmemek için ‘siz bizden iyisiniz, asıl mağdur olan biziz’ diyorlar. Bütün işçilerin greve eksiksiz katılması için kaç aydır hazırlık yaptık.”
Üç aya yakındır Kemalpaşa’da sendikalı çalışmak için grevlerini sürdüren Temel Conta işçileri de greve başlayan Sunel işçileriyle dayanışmak için pankartlarıyla eyleme katıldılar. Sendikaları Petrol-İş’in şube yöneticileri de Temel Conta grevcileriyle birlikte dayanışma örneği gösterdi. Aynı şekilde Gaziemir Serbest Bölgede Digel tekstil fabrikasında çalışırken TEKSİF sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 7 işçi ve TEKSİF İzmir şube yöneticileri de, grevlerinin ilk gününde Sunel işçileriyle birlikteydiler. Grev ve direnişteki işçilerin birbirlerine güç verdiklerini ifade ettiler.
Sunel fabrikası 1939 yılında Pınarbaşı’nda neredeyse bir mahalle büyüklüğünde bir alan üzerine inşa edilmiş. Evveliyatının Osmanlı dönemine uzandığı söyleniyor. Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan ülke olan emperyalist İngiltere, Osmanlı pay edildikten sonra alacaklarını tahsil edebilsin diye bu fabrikanın bacası direkt İngiltere için tütmüş. Yani Osmanlı’nın borcunu üstlenen kapitalist Türkiye devletinin borçlarını ödemek yine işçilere düşmüş, çalışmış, üretmişler.
Evet, işçi kardeşlerim, içinden geçtiğimiz dönemde Polonez gibi pek çok işyerinde işçiler çetin mücadeleler verdiler. Mücadele örgütümüz UİD-DER, sınıfımızın mücadelesindeki yerine yaraşır bir şekilde Polonez işçilerinin yanında oldu, seslerini bütün işçilere ulaştırmaya çalıştı. Örgütlü olmanın ne denli önemli olduğunu kavratmaya çalıştı. Polonez örneğinde yaşananlar, sermaye sınıfının işçilerin mücadelesinden, sendikalaşmasından bile ödünün koptuğunu bir kez daha gösterdi. Mücadelemizi ve açgözlü sermaye sınıfının korkusunu daha çok büyütmeliyiz ki haklarımızı söke söke alabilelim. İzmir’deki mücadeleci işçiler grevlerde, direnişlerde, eylemlerde diğer işçi kardeşlerimizi de mücadeleye çağırıyorlar. İşçiysek, bugün olmazsa yarın mutlaka direnişler, grevler yaşayacağız. O halde yaşasın onurlu mücadelemiz, yaşasın sınıf dayanışması!