
Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye genelinde onlarca kentte milyonlarca insan sokaklara çıkarak protesto etti. Yasaklara ve polis saldırısına karşın protesto gösterilerine katılanların sayısı her geçen gün arttı. Protestolar üniversite boykotlarıyla ve eylemlerle devam ederken rejimin toplumsal muhalefeti ezmeye yönelik saldırgan tutumu devam ediyor.
RTÜK aracılığıyla muhalif kanallar tehdit edilerek canlı yayın yapmaları engellendi. 700’den fazla X hesabına erişim engellendi. Polis saldırılarının görüntülerini çeken gazeteciler basın kartlarını göstermelerine rağmen saldırıya uğradı. Gösterilerin ilk gününden bu yana gözaltına alınanların sayısı bini geçti. İzmir ve İstanbul’daki ev baskınlarında gözaltına alınanların arasında Halkevleri, Umut-Sen, SOL Parti, TKP, TKH üye ve yöneticileri ile gazeteciler ve avukatlar bulunuyor.
24 Mart sabahı İstanbul’da AFP, Now Haber, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Bakırköy Belediyesi, sendika.org muhabirlerinin aralarında olduğu 11 gazeteci evleri basılarak gözaltına alındı. DİSK/Basın-İş sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Gazetecileri ev baskınlarıyla gözaltına almak, basın özgürlüğüne ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına yapılmış saldırıdır. Gazetecileri susturarak gerçeği gizleyemezsiniz! Gözaltına alınan gazeteciler derhal serbest bırakılsın!”
Polis DİSK/Enerji-Sen Genel Merkezine de baskın düzenledi. Sendikanın sosyal medya hesabından şu açıklama yapıldı: “Ülkemizin dört bir yanında yürütülen adalet mücadelesine destek oldukları için aralarında Genel Başkanımız Süleyman Keskin’in de olduğu çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı açıklandı. Bu karar hukuksuzdur! Adalet ve demokrasi için mücadele etmek insanca yaşam ve güvenceli çalışma hakkı, özgür bir toplu sözleşme hakkı için mücadele etmektir. Demokrasi olmadan sendika olmaz, toplu sözleşme olmaz, emeğin hakkı olmaz, insanca yaşanabilir ve güvenceli koşullarda çalışılabilir bir ülke olmaz. Bu hukuksuzluk derhal son bulmalıdır.”