
Toplumun sınıflara bölündüğü çağlardan bu yana egemenler, ezilenleri yönetmek, sömürü düzenlerini sürdürmek için çeşitli yöntemler kullanıyorlar. Ezilenleri oyalayarak, aldatarak, hedef şaşırtarak, birbirine düşmanlaştırarak ve nihayetinde uyuşturup aptallaştırarak kendileri için tehlikesiz hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun için dönemin koşullarına göre değişen araçlar kullandılar, kullanıyorlar. Mesela Roma imparatorları halkın desteğini kazanmak, halka sorunlarını unutturmak, isyanları engellemek için arena dövüşleri düzenlerlerdi. Savaş esirleri ve köleler arasından seçilip eğitilen gladyatörler arenalarda ölümüne dövüştürülür, bu dövüşleri izleyen yoksul halka bedava ekmek ve yiyecek dağıtılırdı. Gladyatör dövüşleri, çok uzun yıllar boyunca Romalı egemenlerin halkı uyuşturma, yönlendirme, köleleştirme işini gören önemli bir araç oldu.
Roma’dan bugüne geçen 2 bin yılda dünyada çok şey değişti. Artık köleler ve sahipleri yok ama ücretli köleler olarak nitelendirilen işçiler ve onları sömüren patronlar var. Teknolojinin muazzam boyutlara ulaştığı günümüzde egemenlerin artık arenalara ihtiyacı yok. Bunun yerine çok daha geniş kitleleri yönlendirebildikleri iletişim araçlarını kullanıyorlar. Üstelik bunu insanları bir araya getirmeye gerek kalmadan evlerinde tutarak ve yalnızlaştırarak yapıyorlar. Mesela özellikle son 20 yılda inanılmaz bir yükseliş kaydeden sosyal medya platformları, hem kapitalistlere büyük kârlar sağlıyor hem de yüz milyonlarca insanı yalnızlaştırmanın, uyuşturmanın, manipüle etmenin, aldatmanın aracı olarak kullanılıyor.
Egemenler toplumun neyi, nasıl ve ne kadar düşüneceğine bizzat kendileri karar veriyorlar. Yazılı ve görsel medyanın, sosyal medya platformlarının sahibi kapitalist sınıf, toplumu istediği gibi yönlendirebilecek bir güce sahip. Büyük şirketlerin kurduğu TikTok gibi sosyal medya uygulamaları üzerinden evde, okulda, işte, yolda, yatakta kısacası her yerde ve her an manipülatif içeriklere maruz kalıyoruz. Kimin neye gülüp ağlayacağı, neyi beğenip neye tepki göstereceği sosyal medya içerikleriyle belirleniyor. Milyarlarca insan adeta hipnoz olmuş gibi sosyal medyada paylaşılan videoları saatlerce izliyor.
2016 yılında Çin’de geliştirilen TikTok, bugün dünyanın en popüler sosyal medya uygulamalarından biri haline geldi. Facebook, Instagram, YouTube gibi sosyal medya uygulamalarına entegre edildiği için de TikTok videoları her an herkesin önüne düşüyor. Öyle ki araştırmalar, TikTok hesabı olsun olmasın Türkiye’de her 3 gençten 2’sinin TikTok gündeminden haberdar olduğunu söylüyor. Türkiye’de yaklaşık 40 milyon kullanıcısı olan TikTok uygulamasına en fazla ilgiyi gençler gösteriyor. Başta gençler olmak üzere pek çok insan yalnızlığını TikTok videoları çekerek gidermeye çalışıyor. Görünür olmak, dikkate alınmak, beğenilmek için akla hayale gelmeyecek şeyler yapıyor. Ekrana ufak bir dokunuşla bu şekilde hazırlanmış binlerce içerik gözlerimizin önünden hızlıca akıp geçiyor.
Peki acaba bu içeriklerin kaçı işçi ve emekçi gençlerin gerçek durumuyla örtüşüyor? Bu içeriklerin kaçı eğitimden sağlığa, işsizlikten düşük ücret sorununa gençlerin sorunlarını ve ihtiyaçlarını dile getiriyor? Örneğin TikTok videolarını izleyen insanların, TikTok içeriklerinin Türkiye’deki filtrelemesini yapan Kanada merkezli Telus şirketinin çalışanlarının sendikalaşma mücadelesinden haberi var mı? Ne yazık ki bu sorulara olumlu yanıtlar veremiyoruz. Çünkü TikTok izleyerek kendi gündemlerimizden uzaklaşıyor; en pespaye, en basit, en ucuz “eğlenceye” maruz kalıyoruz. Üstelik kaybettiğimiz şey sadece boşa harcadığımız saatlerimiz değil. Örneğin en fazla bir dakikalık olan bu videoları izleyenlerin duygu geçişleri çok hızlı oluyor. Videolar o kadar hızlı akıyor ki izlediğimiz görüntünün ne hissettirdiğini, ne düşündürdüğünü fark edecek, bunun muhakemesini yapacak durumda olmuyoruz, adeta hissizleşiyoruz.
Kabul etmemiz lazım; TikTok gibi uygulamalar bir çeşit bağımlılık yaratıyor. Bu bağımlılığın uyuşturucudan tek farkı daha ucuz olması. Saatler boyunca kısa videolar arasında yapılan geçişler beyni uyuşturuyor. Araştırmalara göre bu şekilde geçirilen zaman sonucunda odaklanma problemi, bilişsel yeteneklerdeki gelişmenin durması gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. İnsan nasıl ki abur cubur yemekle sağlıklı beslenmiş olmuyorsa, yani vücudunun ihtiyaç duyduğu vitaminleri, mineralleri alamıyorsa TikTok gibi platformlarda izlediğimiz içerikler de zihnimizi beslemiyor, bize zarar veriyor. Sosyal medya uygulamalarının çürütücü etkisinden sıyrılmak için bu gerçeklerin farkında olmamız ve örgütlü mücadelenin içinde yer almamız gerekiyor.