
KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları gerçekleştirdi.
Eğitim Sen Ankara Şubelerinin Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı basın açıklamasında “Proje Okul Atamaları İptal Edilsin! Liyakat ve Adalet İstiyoruz” yazılı pankart açıldı. Açıklamayı yapan Eğitim Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu şunları söyledi: “Proje okullarına yapılan atamalarda süreç; somut, ölçülebilir ve nesnel hiçbir kritere dayanmamakta; tamamen siyasi ve idari takdirle şekillenmektedir. Bakanlık, herhangi bir kriter ilanı yapmadan, kıdem, hizmet puanı ya da mesleki yeterlilik gibi objektif göstergelere bakmadan, istediği öğretmeni ya da eğitim yöneticisini proje okullarına atayabilmektedir. Bu uygulama, yıllardır eğitimde adalet ve hakkaniyet duygusunu ciddi anlamda zedelemekte; emek, birikim ve mesleki yetkinlik yok sayılmaktadır.”
Proje okullarının siyasi kadrolaşma aracına dönüştüğünü belirten Aydoğdu, yüzlerce nitelikli ve deneyimli öğretmenin ve eğitim yöneticisinin hak ettikleri halde “Bakanlık takdiri” sonucunda proje okullara atanmadığını, bu durumun kişisel mağduriyet yaratmakla kalmayıp eğitimin niteliğini doğrudan etkilediğini söyledi. Eğitim kurumlarını siyasal iktidarın arka bahçesine dönüştürmeyi hedefleyen atama politikalarından derhal vazgeçilmesi, eğitimde eşitlik, adalet ve bilimselliğin esas alınması gerektiğini belirten Aydoğan, atılması gereken adımları şöyle ifade etti: “Proje okullarının statüsü keyfiyetten kurtarılmalıdır. Hangi okulların proje okulu olacağı, illerde kurulacak bağımsız ve liyakat temelli komisyonlarca belirlenmelidir. Öğretmen atamaları, yönetici atama ve görev uzatma kriterleri liyakate dayalı olmalıdır. Görevlendirmeler, somut ölçütlere bağlanmalı; mesleki deneyim, hizmet puanı gibi kriterler esas alınmalıdır. Proje okullarına yapılacak atamalarda tüm yetkinin Bakan’a bırakılmasının, eğitim sisteminde eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirdiği açıktır. Milli Eğitim Bakanı’na tanınan ve keyfiyete neden olan bu yetkiler sınırlandırılmalıdır. Proje okullarına atanan öğretmenlerin yer değiştirme hakları sadece proje okulları ile sınırlandırılmamalı, genel tayin sistemi içinde değerlendirilmelidir.”
egitim_is.webp [1]

Eğitim-İş Sendikası da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay konuşmasında proje okullarının Milli Eğitim Bakanlığının “istediğini atama projesi” olduğunu, keyfiliğin, kayırmanın adresi haline geldiğini belirtti. Özbay, “Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki sorunları çözmek yerine bilinçli olarak yeni sorunlar yaratmaya devam etmektedir. Atamaya dair objektif hiçbir kriteri bulunmayan proje okulları siyasetin ve yandaş sendikaların keyfi şekilde makam, koltuk dağıtmak için kullandığı bir garabete dönüşmüştür” dedi. 3 boş kadrosu olan bir proje okuluna 4 kişinin başvuru yapmasına karşın hiç birinin atanmadığını söyleyen Özbay, MEB’e şu soruları yöneltti: “Sisteminiz mi çalışmadı yoksa o 3 kişilik kadroya 4 kişinin başvurusunda size uygun olmayan kişileri gördünüz ondan mı? Kıdemli birçok öğretmenimiz var. 30 yıllık öğretmen, 24 yıldır aynı okulda görev yapıyor, doktorası, yüksek lisansı, MEB’den başarı belgesi, üstün başarı belgesi var, soruşturması, cezası yok. Sizin için daha ne olması lazım? Bakanlığa atandığınız gibi keyfi kriterlerle, yandaşlık, tarikat ve cemaat referansları mı gerekli?”
Özbay Milli Eğitim Bakanlığına şu çağrıyı yaptı: “Okullar arasında özel program ve proje uygulama okulu ayrımına derhal son verin. Öğretmen atama ve yönetici görevlendirme süreçlerini tüm eğitim kurumlarını kapsayacak şekilde tek bir yönetmelikle yasallık, belirlilik, objektiflik ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun hale getirin. Liyakati ve şeffaflığı esas alan bir sistem oluşturun. Yönetmelikte yer almayan yöntemler hakkında öğretmenleri zamanında ve açık şekilde bilgilendirin. Proje okullarına öğretmen atamalarında torpilin, cemaatvari yaklaşımların değil adaletin ve hakkaniyetin geçerli olmasını sağlayın.”