
Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!” kampanyamız boyunca bize verdiği destekle daha yakından tanıdık, daha çok sevdik. Ve o, Sırrı Abi oldu bizim için. Bu zor günlerinde Sırrı Abimize şifa diliyoruz. Ailesine, sevdiklerine direnç ve sabır diliyoruz. Sırrı Abimiz, evladının ifadesiyle en iyi bildiği şeyi, direnmeyi sürdürürken bizler de sizlerle duygularımızı paylaşmak istiyoruz.
O, her şeyden önce halkların kardeşliği için mücadele etmiş, işçi sınıfının mücadelesine katkı sunmuş bir insandır. Beynelmilel filmini onlarca kez işçi, genç, emekçi kadın topluluklarına izlettik. Bu vesileyle 12 Eylül, faşizm, halkların birbirine düşman edilmesi, işçi sınıfının Enternasyonal marşı ve mücadelesi üzerine sohbet ettik. Mesela 2007 yılında UİD-DER’in bir temsilciliğinde Beynelmilel filmini grevci işçilerle izledik ve 12 Eylül darbesi üzerine konuştuk. İlk kez duydukları ve çok etkilendikleri Enternasyonal Marşımızı birlikte söylemeye çalıştık. Aynı yıl Gebze temsilciliğimizde filmi izleyen arkadaşlarımız UİD-DER’in web sitesinde yayınlanan mektuplarında, filmin tüm baskı ve yasaklara rağmen yaşamın kendisinin, faşizmin karanlığında bile kendi alanını yaratmasını yansıtmasına dikkat çekiyorlardı. 2018’de yine Gebze temsilciliğindeki bir gösterimin ardından şunları yazmışlardı genç işçiler: “Filmde de belirtildiği gibi, ‘baharı karşılamak’ vurgusu, içinde umudu barındırıyor. Yaşanan acılardan çok, mücadele eden insanların mutluluğu da var geçmişimizde. Baskı ve zorbalıkla gücü elinde tutanlardan çok, bilinçli ve örgütlü mücadele eden milyonlarca işçi var tarihimizde. Tarih o bir avuç zalimi değil, yiğitçe mücadele edenleri yazmış sayfalarına.” İşte böyle, Sırrı Abi yolu mücadeleden geçen herkesle temas kurmuş bir insan.
Bizim yolumuz bundan 13 yıl önce düzenlediğimiz “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!” kampanyasında bir kez daha kesişmişti Sırrı Abi ile. Kıdem tazminatımıza yönelik saldırılar üzerine işçiler olarak UİD-DER’in yol göstericiliğinde örgütlenmiş, bir yılı aşkın bir süre boyunca kampanyamızı sürdürmüştük. Kampanyamız devam ederken Sırrı Abi’ye ulaşarak işçilerin itirazını güçlendirmek istediğimizi anlattık. Ortak talepleri etrafında bir araya gelen işçilerin mücadelesine güç vermesini istedik. Bundan büyük bir heyecan ve gurur duyduğunu belirtti Sırrı Abi. Kampanyamız sırasındaki çeşitli çalışmaları yansıtan videolarımızı izlediğinde heyecanının daha da arttığını söyledi. Topladığımız 62 bin imzayı Meclis’e sunmak üzere Ankara’ya gittiğimizde onun desteğiyle Meclis’te basın açıklaması yaptıktan sonra imza dosyasını Dilekçe Komisyonu’na teslim ettik. Aynı günün akşamında onu Ankara temsilciliğimizde ağırladık. Sıcak sohbetleriyle neşelendik, birlikte söylediğimiz Mükellef türküsüyle hüzünlendik. Yemek yemeğe fırsat bulamadığı için masada gördüğü kurabiye nedeniyle sevinmesiyle duygulandık. Sırrı abimizi tanıyan herkes onun ne kadar neşeli, samimi ve mütevazı bir insan olduğunu söyler. Biz de o gün onun samimiyetini, mütevazılığını dahası dostluğunu ve yaşam sevincini yakından gördük.
Sohbetimiz sırasında UİD-DER’in ortaya koyduğu mücadelenin çok önemli bir örnek teşkil ettiğini bir kez daha tekrar etti Sırrı Abi. İşçilerin kendi mücadelelerini kendilerinin örgütlemesinin önemine değindi ve şöyle dedi: “Bugün Meclis’te o kavramı bilinçli kullandım: ‘Biz onların adına değil; onlarla yan yana, onlarla birlikte.’ Aslında meselenin temel şifresi de bu olmalı sanki. Yan yana durmak, birlikte durmak ve kimse adına bir başkasının karar vermemesi. ‘Senin için bu iyi, bu kötü, senin için bunu yapacağız’ gibi. Siz bunu çok birinci elden kotarmışsınız. Tek tek emeği geçen bütün arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz, onlara teşekkür ediyoruz.” Sırrı Abi mücadelenin öznesi olanlarla yan yana durmayı, onlarla birlikte olmayı önemsiyordu. Nitekim bu buluşmamızdan yıllar sonra verdiği bir röportajda şunları söylüyordu: “Toplumu mühendislik tarzında bilinçlendirmeye, aydınlatmaya inanmam. Birlikte yapmaya, birlikte eyleyişe inanırım, hep de böyleydim.”
Mücadele alanlarında, meydanlarda birlikte olduğumuz Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, siyaseti Kürt ve Türk işçilerin kardeşliğini pekiştirmek için bin bir kahırla yürüttü. Hakkında birçok dava açıldı. İlki 16 yaşında olmak üzere çeşitli dönemlerde 8 yıl hapiste kaldı. Fakat baskılara, faşizme, zorluklara, hastalıklara karşı hep direndi, asla boyun eğmedi, yılmadı; güler yüzü, esprileri, delikanlılığıyla üstün geldi. “Hayatım boyunca siyaset yaptım, muhtemelen son nefesime kadar da böyle devam edecek” diyordu. Umuyoruz ki Sırrı Abi zorlukları yine aşacak, sağlığına kavuşacak, o cesur kalbi atmaya, o aydınlık beyni hem siyasetini yapmaya hem de işçi sınıfının birliğini ve halkların kardeşliğini güçlendiren filmler yapmaya devam edecek.