
Sırrı Süreyya Önder’i, Sırrı Abimizi kaybettik. Ailesinin, sevenlerinin, halkların kardeşliği için mücadele edenlerin yüreği, 18 gündür Sırrı Abinin yüreğinin yeniden atması ümidiyle doluydu. Çünkü Sırrı Abinin o yüreklerde hak edilmiş, kazanılmış, sevgi, saygı ve şükranla doldurulmuş bir yeri var. Sırrı Süreyya Önder’in yüreklerdeki yeri doldurulamaz. O, işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesine katkılarıyla hep yaşayacak, yüreğindeki umut ve direncin sembolü olan gülümsemesiyle hep saygı ve sevgiyle hatırlanacak.
Önder, 1962 yılında Adıyaman’da Türkmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası berber ve arzuhalciydi; 1960’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi’nin il başkanlığını yapmıştı. Önder’in henüz 8 yaşındayken babasını kaybetmesi, erken yaşta çalışmaya başlamasına, hayatı tanımasına neden oldu. 1978’de henüz 16 yaşında bir lise öğrencisiydi ama zalimlerin kimler olduğunu, kendi sınıfını, safını çok iyi öğrenmişti. 111 kişinin öldürüldüğü, yüzlerce Alevinin evinin yakıldığı Maraş Katliamını protesto ettiği için tutuklandı, hapsedildi. Ne o gün ne de ondan sonra doğru bildiği yolda yürürken ona ödetilmek istenen bedellerin ağırlığı karşısında yılmadı, geri adım atmadı. Bir sosyalist olarak son nefesine kadar halkların kardeşliği için çalıştı. Kürt halkının demokratik taleplerinin karşılanması için mücadele ederken, partisinin görevlendirmesiyle oluşturulan İmralı heyetlerinde yer aldı. Milliyetçiliğin tırmandırıldığı, Kürt halkına yönelik saldırıların arttırıldığı dönemlerde bile her türlü saldırıyı ve zorluğu göğüslemesini bildi. Toplumun her kesiminin, düşmanlarının bile saygısını kazandı.
Elbette bu zorlu yaşamın Önder’in sağlığı üzerinde derin etkileri oldu. Önder, DEM Parti İstanbul Milletvekilliğini, TBMM başkanvekilliğini ve İmralı heyetindeki görevini sürdürürken kalp krizi ve aort yırtılması nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Yaşama gözlerini yummadan önce, sevgili kızı Ceren’in ifadesiyle, en iyi bildiği şeyi yaptı, tam 18 gün boyunca direndi. Bu direnciyle bir kez daha milyonlarca insanı aynı duyguda birleştirmesini bildi.
Sırrı Süreyya Önder’i, Sırrı Abimizi bu duygularla uğurlarken, bir kez daha vurgulamamız gerekir ki O, sanatıyla, direnciyle, gülen yüzüyle hep hatırlanacak. Sinemaya, sanata, barış ve kardeşlik mücadelesine katkılarıyla hep yaşayacak. Yüreklerdeki hak edilmiş yerini hep koruyacak. Beynelmilel filminde bir oyuncuya Enternasyonal marşının anlamı üzerine söylettiği sözlerle, “baharı karşılamak gibi bir şey” sözleriyle anlattığı gibi, insanlık sosyalist bir dünyanın kurulmasıyla baharı mutlaka karşılayacak…
Önder, 2012’de işçi sınıfının büyük önderi Marx’ın sözlerini hatırlatarak, “tarihin tekerleği hep ileriye ve iyiye doğru döner, kalın sağlıcakla” demişti. Tarihin tekerleğinin ileriye ve iyiye doğru gitmesi için verdiği emekle Sırrı Abimiz şimdi geleceğe uzanıyor. Uğurlar olsun Sırrı Abi…