
Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi. Hür Savunma Sanayi İşçileri Sendikası da eyleme katılarak destek verdi.
Eylemde “Kamu Çerçeve Protokolü Taleplerimiz Eksiksiz ve Bir An Önce Kabul Edilsin!” pankartı açıldı. İşçiler “Çalışma Süresi Haftalık 40 Saat Olsun”, “Güvenlik Görevlilerinin İş Güvencesi Tesis Edilsin”, “Mobbinge Karşı Koruma İstiyoruz” gibi taleplerini içeren dövizler taşıdı.
Eylem sırasında “Sözleşme Masada İşçi Sokakta”, “Oyalama İmzala”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Türk-İş Şaşırma Sabrımızı Taşırma”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları atıldı.
Basın açıklamasında konuşan Tez-Koop-İş Sendikası Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Özgen, sendika olarak yaptıkları eylemde 700 bine yakın kamu işçisinin taleplerini dillendirdiklerini vurguladı. Özgen, görüşmeler başladığından bu yana uzun zaman geçmiş olmasına karşın kamu işverenini temsil eden TÜHİS’in Türk-İş ve Hak-İş’in teklifine karşı teklif vermediğini söyledi. Bu durumda kamu işçisinin, geriye dönük haklarıyla birlikte toplu iş sözleşmesine kavuşmasının, Eylül ve Ekim aylarını bulacağını belirterek şunları söyledi: “Bu durum, üyelerinin haklarının bir an önce teslim edilmesi için çalışan sendikaları toplu iş sözleşmesi sırası yarışına sokacak, sendikalar açısından özgür bir toplu iş sözleşmesi yapma sürecini baltalayacaktır. Bu gecikmenin derhal son bulması için buradayız!” Çerçeve Anlaşma Protokolünün hem bir an önce imzalanmasını hem de kamu işçisinin taleplerini içeren teklifin esas alınmasını talep ettiklerini söyleyen Özgen, bu teklifin adil, makul ve insanca bir yaşam için zorunlu talepleri içerdiğini belirtti.
Konuşmasını emek örgütlerine seslenerek bitiren Özgen şunları söyledi: “Tez-Koop-İş Sendikası olarak, emek örgütleriyle karşı karşıya değil; omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Kamu işçisinin talepleri doğrultusunda alınan her türlü karara destek olacağız. Ancak bu süreçte sendikaların hak arama yöntemlerini bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz: Gücümüz, işyerlerimizdeki dayanışmamızdan, meydanlardaki kararlılığımızdan gelir. Mücadelemiz, hükümetle, siyasilerle, işveren temsilcileriyle yan yana durmayı değil; temsilcisi olduğumuz işçilerle omuz omuza yürümeyi gerektirir. Taleplerimiz, örgütlü iradeyi bastırmakla değil kamu işçisinin meydanları işaret eden sesine kulak vermekle kazanılır. İşte bu ilkeler doğrultusunda, kamu işçisinin sesi olmaya; müzakereden kaçınılan masayı da, Bakanlık önünü de, sokakları da, mücadele alanına çevirmeye devam edeceğiz!”