
Sevgili işçi kardeşlerim,
Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı topyekûn örgütlense neler olur düşünün!
Çalık Holding önünde 10 yıllık tazminatını istemeye giden Erol Eğrek, güvenlik görevlilerinin saldırısıyla hayatını kaybetti. Bu saldırganlar patronun bilgisi ve talimatı olmadan böyle bir cesareti kendilerinde bulamazlardı.
Ankara Altındağ Belediyesi işçisi Muhammed Sadık Erdoğan, sendikasından istifa etmediği ve direniş çadırı kurduğu için belediye binasında dövüldü. Yüzü gözü morarmış halde çektiği videoda yaşadığı saldırıyı belgeledi.
İzmir Kemalpaşa’da grevdeki Temel Conta işçileri de patronun maşaları tarafından saldırıya uğradı. Patron içeride grev kırıcı işçi çalıştırmakla kalmadı, dışarıdaki işçilerin üzerine köpek bile saldı. Kadın işçilere küfredildi, “sizi geberteceğim” denilerek tehditler savruldu. Saldırganlar polis değil, patron aracıyla karakola götürüldü.
Petrol-İş temsilcisi Sinem, “Biz burada yalnızca kendimiz için değil, içerideki işçi arkadaşlarımız için de grevdeyiz. Kazanırsak herkes kazanmış olacak” dedi.
Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan, saldırıların patronun bilgisi ve yönlendirmesiyle gerçekleştiğini belirterek patronu bir kez daha uyardı.
Bu saldırıların amacı açıktır: İşçilerin susmasını, boyun eğmesini, hak aramaktan vazgeçmesini istiyorlar. Ama tarih boyunca olduğu gibi, bugün de sömürünün olduğu her yerde direniş de var. Grevdeki işçiler, işten atılanlar, sendikalaşmak isteyenler yılmıyor, mücadele ediyor.
Ve unutmayalım kardeşlerim: Dünden bugüne verilen her mücadele, sınıf temelinde örgütlenme için bize yol gösteriyor. Patronların ve bu düzenin efendilerinin asıl korkusu da işte budur: Örgütlü işçi sınıfı!