Geçtiğimiz günlerde ana-baba-oğul UİD-DER’li iki dostumu konuk ettim, içten bir sohbet eşliğinde zaman su gibi aktı. Bu vesileyle hem eskiye hem bugüne dair düşündük, konuştuk. Onlar gittikten sonra aklımda şu soru yankılandı: Nasıl oldu da aynı aileden üç kişi birlikte devrimci bir mücadelede yer alabildi?
1980 öncesinde pek çok anne-baba, devrimcilere ve mücadeleye sempatiyle bakardı. Bu aileler çocuklarıyla gurur duyardı. Gençlerin mücadeleye kayıtsız kalmasını “hergelelik” sayarlardı. 12 Eylül faşist darbesi bu atmosferi darmadağın etti. Sadece mücadeleyi ezmekle kalmadı, korkuyu ve suskunluğu kuşaklara yaydı. O karanlık dönemde birçok aile çocuklarına mücadeleye katılmak yerine uzak durmayı, “sana mı kaldı” diye sormayı öğütledi. Bilgi, deneyim aktarımının, bilinçlenmenin önü kesildi.
Ancak her dönemde olduğu gibi, o en karanlık yıllarda bile mücadele edenler vardı. Zindanlarda devrimciler direniyor, gerçek Marksist eserlerle tanışıyor, sorgulamaya başlıyorlardı. Bizim UİD-DER’li abimiz de o yıllarda gerçek Marksist kitapları okumuş, düşün dünyasında bir devrim yaşamış. “Aman okumayın, inancınız sarsılır” denilen kitapları okuyunca ulusalcılığın sınırlarını aşmış, enternasyonalizmin ışığını görmüş. Cezaevinden çıktıktan sonra da arayışına devam etmiş. Aradığı sağlam, enternasyonal işçi örgütünü sonunda UİD-DER’de bulmuş. “İşte bu!” demiş, tereddütsüz katılmış saflara. Eşiyle birlikte bu mücadeleyi sahiplenmişler, çocuklarını da aynı bilinçle büyütmüşler. Bugün oğulları UİD-DER saflarında sağlam bir sınıf savaşçısı olarak yürüyor.
Sohbetimizde abimizin gözlerinden okunan sevinç ve umut, bu mücadelenin ne kadar derin ve sahici olduğunu gösteriyordu. Oğluna bakarken adeta “Bu bir bayrak yarışıdır evlat, sen de bu bayrağı daha ileri taşıyacaksın” diyordu. Bu örnek, sadece bir ailenin hikâyesi değil, sınıf mücadelesinin sürekliliğinin göstergesidir. Grevde, direnişte, yürüyüşte hep söylediğimiz gibi: “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz?”
Ama biz bir adım daha ileri gidiyoruz: “Biz çocuklarımızla birlikte sınıfsız bir dünya için mücadele ediyoruz. Tüm işçi kardeşlerimiz! Gelin, siz de UİD-DER saflarında bize katılın. Bu sömürü düzenini hep birlikte yıkalım!”