
Özel Okul Öğretmenleri Sendikası MEB önünde basın açıklaması yaptı
Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Bakanlık önünde taban maaş, eğitim iş kolu, güvenceli çalışma şartları, belirsiz süreli sözleşme taleplerini haykıran öğretmenler “Öğretmenler Yürüyor Mücadele Büyüyor” sloganını attılar.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ankara İl Temsilcisi Ümit Ulusoy yaptığı açıklamada özel okul öğretmenlerinin eylemlerinin ve isyanının nedenlerini şu sözlerle ifade etti: “Görülmemek, duyulmamak, patronların insafına bırakılmak ve daha da korkuncu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yalnız bırakılmaktı. Bağlı olduğumuz Bakanlık, özelleştirme politikalarından yana taraf olmuş, eğitimi yani geleceğimizi bir avuç patronun hedefleri doğrultusunda piyasalaştırmak için adımlar atmıştı. Bunlardan en önemlisi ise 2014’te taban maaş hakkımızın Kanundan çıkarılmasıydı. Özellikle son 10 yılda, çalıştığı kurumlarda asgari ücret düzeyinde, haftada 45 saatin üzerinde mesailerle çalıştırılan, şartlara itiraz ettiğinde ise mobbinge uğrayarak veya işsiz bırakılarak ağır yara alan meslektaşlarımızdan onlarcası intihar etti. Onları saygıyla anıyoruz. Binlerce arkadaşımız heyecanla başladığı mesleğini bırakarak başka sektörlerde çalışmaya mecbur edildi.”
Ulusoy, Özel Okul Öğretmenleri Sendikası olarak sorunların çözümü için Bakanlık önünde ve Meclis Parkı’nda eylemler, özel öğretim kurumlarının patronlarıyla toplantılar yaptıklarını, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile görüştüklerini hatırlattı. Bakanın kendilerine taban maaş kanunuyla ilgili çalışmalarının olduğunu, 2024 Nisan, Mayıs aylarında Meclise teklif olarak sunacaklarını söylediğini ifade etti. TBMM’de Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuyla görüştüklerini, komisyon başkanından ve komisyondaki diğer vekillerden sorunların çözüleceğine dair sözler aldıklarını da söyleyen Ulusoy, “Geldiğimiz nokta da ortada ne taban maaş var ne de bununla ilgili bir çalışma. Verilen sözler tutulsun istiyoruz” dedi.
Büyük Öğretmen Yürüyüşünü devam ettiren öğretmenlerin 1 Temmuzda Ankara’da olacağını söyleyen Ulusoy, “Onları büyük bir coşkuyla karşılayacağız. Emekten, eğitimden, gelecekten yana olan tüm dostlarımızı, aileleri, öğrencileri yanımızda olmaya çağırıyoruz. 1 Temmuzda taleplerimize geçerli bir yanıt almak için Meclise yürüyeceğiz!” dedi.
Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında 8.Dönem TİS taleplerini açıkladı
KESK’e bağlı sendikalar 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair taleplerini açıklamaya devam ediyor. Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen), 27 Haziranda Türkiye genelinde basın açıklamaları yaparak taleplerini açıkladı. Ankara’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına KESK Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, KESK ve Haber-Sen yöneticileri, işyeri temsilcileri ve sendika üyesi emekçiler katıldı.
“Haklarımız, Taleplerimiz ve Geleceğimiz İçin Satış Sözleşmesi Değil Grevli Toplu Sözleşme İstiyoruz” yazılı pankart açılan eylemde emekçiler, “Sendikal Ayrımcılığa Son Verilsin”, “Angaryaya Son”, “Emek Sömürüsüne Hayır”, “PTT Emekçileri Hakkını İstiyor”, “Liyakatsizliğe Son”, “Sendikal Ayrımcılığa Son Verilsin” yazılı dövizler taşıdılar. Eylemde “Sefalete Teslim Olmayacağız”, “Sermayeye Değil Emekçiye Bütçe”, “Emekçiyiz, Haklıyız, Kazanacağız” sloganları atıldı.
Basın açıklamasını Haber-Sen Kadın Sekreteri Gülseren Güngördü yaptı. Güngördü, 7 dönemdir toplu sözleşme adı altında yapılan görüşmelerde hangi sendika üyesi olursa olsun tüm kamu emekçileri ve emeklilerin kaybeden taraf olduğunu söyledi. Siyasi iktidarın her sözleşme döneminde kamu emekçilerinin önüne orta vadeli planlardaki hedefleri koyduğunu, masada oturan yetkili sendikanın ise ‘bu teklife kapalıyız’ diyerek şov yaptığını, sonuçta maaşlardaki artışın TÜİK’in sanal enflasyon rakamlarına bağlandığını ifade etti. TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanmadığında devreye giren hakem heyetinin ise siyasi iktidarın onay merci olduğunu belirtti.
Göngördü Haber-Sen’in TİS taleplerini şöyle sıraladı:
- Tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmelidir.
- Yıllık izinlerin ve mazeret izinlerinin hesaplanmasında hafta sonu ve resmi tatillerin izin gününden sayılmaması gerekmektedir.
- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü resmi tatil olmalıdır.
- Kadın çalışanların her ay kendi belirleyeceği bir günde regl izni kullanması sağlanmalıdır.
- Kamuda idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edilen kamu çalışanlarının yeşil pasaport haklarının verilmesi gerekmektedir.
- Seyyanen verilen ek ödemeler temel ücrete dâhil edilmelidir.
- Gelir vergisi adaleti sağlanmalı, vergi dilimi yüzde 10’da sabitlenmelidir.
- 5510 Sayılı Kanun sonrası işe başlayanlarla ilgili kanuni düzenleme acilen yapılmalıdır.
- KHK’lılar bir an önce görevlerine dönmelidir.
Queen Tarım işçileri İstanbul ve İzmir Dikili’de basın açıklamaları yaptı
6 haftadır sendikal baskılara, tacize ve mobbinge karşı mücadele eden Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-SEN) üyesi Queen Tarım (Queen Flowers) işçileri, 27 Haziranda İstanbul’da Danimarka Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu ve Ticaret Ataşeliği ile İzmir Dikili Adliyesi önünde basın açıklamaları yaptı.
İzmir Dikili Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “İşçiyiz, Haklıyız, Kazanacağız”, “Sendika Hakkımız Söke Söke Alırız”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Yaşasın Enternasyonal Dayanışma”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları atıldı. Basın açıklamasını BTO-SEN Genel Başkanı Mehmet Çak yaptı. Çak, Queen Flowers işçilerinin anayasal sendika hakkı, insanca çalışma koşulları ve emeğin onuru için başlattığı mücadeleyi 6. haftasında da kararlılıkla sürdürdüklerini ifade etti. Çak, mücadelenin 6. haftasında hem savcılık başvurusu yapmak için Dikili Adliyesi önünde hem de İstanbul’da Danimarka Konsolosluğu önünde seslerini bir kez daha Danimarka devletine ve Queen Flowers merkez ofisine duyurmak için toplandıklarını belirtti. “Her türlü baskıya, oyalama taktiklerine, irademizi kırma girişimlerine karşı örgütlü irademizle, dayanışmamızla ve kararlılığımızla buradayız” dedi.
Çak, Queen Flowers temsilcilerinin kadın temsilcilere yönelik ‘kafana sıkarız’ gibi açık ölüm tehditlerinin, işçilerin ailelerine baskı yapılmasının, işçilerin evlerine gidilerek sendikadan istifaya zorlanılmasının, kadın işçilere yönelik sistematik taciz vakalarının doğrudan cezai soruşturma ve yargılama gerektiren ağır suçlar olduğunu ifade etti. “İşverenin hem Türkiye’deki hem de Danimarka’daki yöneticilerinin bilgisi ve yönlendirmesi ile sürdürülen bu sistematik saldırılar karşısında bu hafta Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz. Kadın işçilere yönelik tehdidi, tacizi ve sendikal baskıyı adalet önüne taşıyor sorumluların hukuk önünde hesap vermesi için yasal süreci başlattık ve takipçisi olacağız” dedi.