
İktidar, yıllardır Türkiye’yi “şahlandırdığını”, ekonomiyi büyüttüğünü anlatıp duruyor. Televizyonlarda bol bol rakam gösteriyor, beton kulelerle övünüyor. Ama sokakta, evde, işyerinde bambaşka bir hayat yaşanıyor. Milyonlarca genç ne okulda ne işte. Her sabah umutla uyanan insanlar, akşam yine elleri boş dönüyor evlerine. “Şahlanan” sadece fiyatlar, faturalar, borçlar, işsizlik. Bu koşullar altında çalışan da rahat değil. Güvencesizlik sıradanlaştı. Bugün çalışıyoruz, yarın kapının önüne konulabiliriz. Kimimiz iş bulamıyor, bulan da geçinemiyor. İktidarın çizdiği pembe tabloyla bizim yaşadıklarımız arasında koca bir uçurum var. Türkiye gerçekten şahlandıysa, bu şahlanış neden bize iş değil, işsizlik getirdi? Bu düzen kime yarıyor? Patronlara. Onların kârı büyürken biz ay sonunu getiremiyoruz.
1970’lerin sonunda Maden-İş dergisinde yayımlanmış bir işçi mektubu... Bir işçi abimiz, berberde rastladığı bu dergiyi karıştırırken mektup köşesini görmüş, dayanamayıp o da yazmış derdini. İşsizliğini, yoksulluğunu, geleceksizliğini anlatmış. “Bu işsizlik nasıl çözülecek?” diye sormuş. Aradan neredeyse 50 yıl geçti ama o sorun çözüldü mü? Hayır! Katlanarak artan işsizlik söz konusu, yani milyonlarca işsiziz! Çünkü kapitalizm yerinde duruyor.
İşçi sınıfı geçmişte haklarını mücadeleyle kazandı. Çalışma saatlerini düşürdü, iş güvencesi hakkı kazandı. Bu sayede işsizlik bir nebze de olsa geriledi. Ama kapitalist düzen işsizler ordusuna muhtaçtır. Her zaman yedekte bekleyen, ucuz ve sessiz bir kitle ister. Bu düzen emeği değersizleştirir, insanı “gerekirse vazgeçilebilir” sayar. İşsiz bırakmak sadece gelirden etmek değil; insanın onurunu, huzurunu, yaşam sevincini de elinden almaktır. İşsizlik sadece ekonomik bir veri değil, on milyonlarca insanın yaşadığı bir toplumsal yıkımdır. Ve bu düzen sürdükçe işsizlik de sürecek. Bu yüzden işsizliğe karşı mücadele bu sömürü düzenine yani kapitalizme karşı verilen bir mücadeledir!
Biz işçiler bir araya geldiğimizde, örgütlü olduğumuzda haklarımızı koruduk, çoğalttık. Ama mücadele zayıfladığında, örgütsüzlük arttığında o haklar birer birer elimizden alındı. Bugün yaşadığımız tüm bu sorunlar, bu geri çekilmenin bir sonucudur. Çözüm, yeniden birleşmekte, yeniden örgütlenmekte ve yeniden sınıfça ayağa kalkmaktadır!