Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşçi Dayanışması Gazetesi > Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz

Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz

İşçi Dayanışması, No: 206

Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz?

Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum kliniğinde çalışan genç bir doktordur. Çalıştığı klinikteki bir bölümde lohusa humması nedeniyle ölümlerin artması dikkatini çeker. Bunun nedenini merak eder ve araştırmaya başlar. O bölümde çalışan hekimler başta olmak üzere dönemin önde gelen hekimlerinin çoğu, bunun nedenini “kötü hava koşullarına”, “o bölümün üzerinde bir uğursuzluk olduğuna” ya da “kadın doğasının zayıflığına” bağlarlar. Ancak Semmelweis, bu bilimsellikten uzak iddiaları dikkate almaz; gece gündüz çalışır, gözlem yapar. Bir gün talihsiz bir olay yaşanır: Bir hekim, otopsi sırasında neşterle kendisini keser ve kısa süre içinde lohusa kadınlarla aynı şekilde yaşamını yitirir. Semmelweis böylece bu hastalığın bulaşıcı olduğunu anlar. Gözlem yapmaya devam eder ve ölen hastaların otopsisini yapan doktorların otopsiden hemen sonra girdiği doğumlarda anne ve bebek ölümlerinin daha çok olduğunu görür. Ölen hastaların yataklarına yatan, çarşaflarını kullanan hamile kadınların öldüğünü görür.  

Semmelweis, bunun üzerine doğumlara girmeden önce bulaşıcılığın yayılmasını engellemek amacıyla yöntemler geliştirir. Yatakların ve çarşafların değiştirilmesini sağlar. Doktorlara doğum öncesi ellerini kireçli suyla yıkamalarını önerir. Sonuç olarak çok kısa sürede ölüm oranları yüzde 90 azalır. Ancak bu başarı takdirle değil, küçümseme, hakaret ve saldırıyla karşılanır. Meslektaşlarına ellerinin kirli olduğunu söylemek hakaret sayılır, kimi doktorlar kireç kokusunu tiksindirici bulurlar, el yıkamayı reddederler. Semmelweis’in önerileri, dönemin otorite kabul edilen profesörleri tarafından görmezden gelinir. “Mikrop” fikri reddedilir; bu buluş anneleri kurtarmasına rağmen “temelsiz” bulunur. Yaşlı doktorlar, kendilerinden daha genç birinden öğrenecekleri bir şey olmadığını ileri sürerler. Semmelweis artık “rahatsız edici” biri olmuştur. Rahatı bozulan ve ayrıcalıkları sarsılan “koca adamlar” ondan kurtulmak için fırsat ararlar.

Aynı yıllarda Avrupa’da halk ayaklanmaları yaşanmaktadır. Semmelweis insanların demokratik taleplerini, demokratik hak ve özgürlükler elde etmek için mücadelelerini destekleyen biridir. Bu durum ona karşı kullanılır. Bakanlığa ihbar edilir, sözleşmesi yenilenmez, uygulamaları kaldırılır, yayın yapması yasaklanır. Hatta susmayı reddettiği için “deli” yaftası yapıştırılarak akıl hastanesine yatırılır. Fakat onun yöntemlerinin ne kadar etkili olduğunu görenlerin, bu yöntemleri uygulamakta ısrar edenlerin çabasıyla ölümünden sonra Semmelweis’e “annelerin kurtarıcısı” unvanı verilir.

Semmelweis’in yöntemlerine en büyük direnci gösterenler, kurulu düzenlerinin sarsılmasını ve ayrıcalıklarını kaybetmeyi asla kabul etmek istemeyenlerdi. Bu yüzden her türlü zorbalığa, baskıya ve iftiraya başvurdular. Günümüzde de kurulu düzenlerinin bozulmasını istemeyen irili ufaklı iktidar sahipleri, başka insanların yaşamını, çektiği acıları umursamadan hareket ediyorlar. “Bu böyle devam etmek zorunda değil” diyenleri “eski köye yeni adet getirmekle” suçluyorlar. Egemenler gerçekleri dile getirenleri susturmaya, karalamaya ve yok saymaya çalışıyorlar. Onları “deli”, hatta “vatan haini” ya da “terörist” ilan ediyorlar. Çünkü bu seslerin, düzenin duvarlarını çatlatabileceğinden korkuyorlar. Ama her şeye rağmen inandıkları gerçeklerin peşinden gitmekten vazgeçmeyen insanlar hep olmuştur, olacaktır. Böyle insanlar mücadeleleriyle sorunlara çare bulur, insanların acılarını dindirirler.

Bugün egemenler, yaşadığımız tüm sorunların kaynağının bu sömürü düzeni olduğunu gizlemeye çalışıyorlar. Haksız savaşlara, yoksulluğa ve eşitsizliğe karşı çıkanlara saldırıyor; barışı savunmayı, eşitlik istemeyi, sömürüsüz bir dünya düşlemeyi “suç” sayıyorlar. Aklı ve vicdanıyla hareket edenleri hedef haline getiriyorlar. Semmelweis’in zamanında “mikrop vardır” demek delilikle bir tutuluyordu. Ama bugün mikropların varlığından eminiz. Aynı şekilde bugün sömürüden, savaştan, acılardan kurtulmak için kapitalizmin yıkılması ve yeni bir toplumsal düzen kurulması gerektiğini söyleyenler, bunun için mücadele edenler pek çok ithama maruz kalıyor. Ama bu durum gerçeği değiştirmiyor. Tarih, tıpkı Semmelweis gibi yeni bir dünya için mücadele edenlerin haklılığını eninde sonunda ortaya çıkaracaktır.

  • İşçi Dayanışması Gazetesi [1]
  • Emekçi Kadın [2]
  • Sesli Yorumlar [3]

Kaynak URL: https://uidder.org/yikanan_eller_hayatlari_kurtulan_anneler_ve_gelecegimiz.htm?qt-diger_makaleler=2

Links
[1] https://uidder.org/taxonomy/term/454
[2] https://uidder.org/taxonomy/term/262
[3] https://uidder.org/taxonomy/term/645