Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşçi Dayanışması Gazetesi > Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton

Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton

İşçi Dayanışması, No: 207

Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik [1]. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin hayatını nasıl kurtardığına… Gelin bu defa, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında benzer bir mücadele veren bir başka bilim insanının hikâyesine odaklanalım. Doktor Alice Hamilton’un ilham verici hikâyesine…

1869’da, Amerika’da New York’ta doğan Alice Hamilton, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Ailesinin isteklerine karşı çıkarak, insan hayatını korumak ve kurtarmak için tıp okumayı seçti. “Bir doktor olarak istediğim her yere gidebilirdim. Uzak diyarlara ya da şehrin gecekondu mahallelerine...” diyordu. Gerçekten de gecekondu mahallelerine gitmekten hiç çekinmiyordu. Yok sayılan, görmezden gelinen işçileri, çocuk işçileri, göçmenleri görüyor ve onları önemsiyordu. Öyle ki uzun yıllar Şikago’daki Hull House denilen bir göçmen merkezinde yoksul göçmen işçilerle birlikte yaşadı. Gizli gizli fabrikalara girdi, işçilerin çalışma koşullarını gözlemledi.

O yıllarda sanayi hızla gelişiyordu. Ama işçilerin sağlığının korunması, çalışma şartlarının iyileştirilmesi için hiçbir önlem alınmıyordu. Alice, fabrikalara gizlice girdi, cıva, kurşun, karbonmonoksit zehirlenmelerini, akciğer hastalıklarını ve daha birçok meslek hastalığını belgeledi. Göçmen merkezindeki, gecekondulardaki, hastanelerdeki işçilerle, sendika temsilcileriyle görüştü. Böylece patronların inkâr ettiği kötü koşulları belgeleriyle, işçilerin tanıklıklarıyla kanıtladı. Bu mücadele, ilerleyen yıllarda işçilerin periyodik sağlık kontrollerinin yapılmasını ve meslek hastalıklarının raporlanmasını zorunlu kılan yasalar çıkarılmasının önünü açtı.

Alice tüm bunların yanı sıra, göçmen işçilere İngilizce dersi verdi, bebek kliniği yönetti, hastaları evlerinde ziyaret etti. “Aldığım eğitimle, buradaki gerçek hayat arasında neredeyse hiç bağlantı yok” diyen Alice, bilimsel çalışmalarını laboratuvarın dışına taşıdı. Sanayinin, kendileri ve çocukları için daha iyi bir yaşam arayışı içinde olan işçileri, çocuklarına olan sevgilerini, aile sorumluluğu duygusunu sömürdüğünü söylüyordu Alice. Bu nedenle içinden çıktığı burjuva sınıfa, onun düzeni olan kapitalizme karşı mücadele edenlerin yanındaydı.

Alice 1919’da Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne atanan ilk kadın olarak tarihe geçti. Rusya’da işçi sınıfının iktidarı almasıyla sonuçlanan Ekim Devriminden sonra Moskova’yı ziyaret etti. İşçilerin devriminden, Sovyet sağlık sisteminden ve kadınların tıptaki aktif rolünden çok etkilendi. Yalnızca tıp değil, kadın hakları, çocuk işçiliği ve barış mücadelesi de onun ilgi alanındaydı. I. Dünya Savaşı sonrası işgal altındaki ülkelerde yardım ve dayanışma faaliyetlerinde bulundu. Hull House’ta çocuk koruma derneğinin ve dünyanın ilk çocuk mahkemesinin kurulmasına öncülük etti. Uluslararası kadın kongrelerine katıldı. İnsanların eşitlik ve özgürlük içinde yaşayacağı sosyalist bir dünya için mücadele eden İtalyan kökenli iki işçi olan Sacco ve Vanzetti 1927’de türlü kumpaslarla idama mahkûm edildiğinde idamları engellemek için mücadele verdi. Onları tanımıyordu ama nasıl bir yaşam özlediklerini biliyordu, haklı olduklarını biliyordu. Ona göre mücadele etmek, bilginin, emeğin, yeteneğin ezilenler için kullanılmasıydı. O da bunu yapıyor, zalimlerin değil ezilenlerin yanında duruyordu. Yaşı ilerlediği halde ABD’nin Vietnam işgaline karşı mücadele etti, egemenlerin iktidar hırsıyla başlattıkları savaşlara engel olmak için birleşmek gerektiğini söyledi.

“Sadece kendimizi kurtararak dünyayı kurtaramayız, alana inmeli ve gücümüzü doğru olduğunu düşündüğümüz tarafta egemenlere karşı birleştirmeliyiz” diyordu Alice ve bunu yapıyordu. İşte bu nedenle onun yaşamı, bize sadece tarihten bir kesit sunmuyor; aynı zamanda her şeye rağmen herkes için güzel bir yaşam düşleyen, yüreğinde merhamet, vicdan ve sevgi taşıyan insanların var olduğunu gösteriyor. Böyle insanların mücadelesinin sonuç yaratacağını gösteriyor. Her şeye rağmen tarafını iyiden, güzelden, doğrudan, ezilenden, haklıdan yana seçmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Çünkü Alice Hamilton’un da dediği gibi, “dünyayı sadece kendimizi kurtarmaya çalışarak değiştiremeyiz.” O yüzden, bulunduğumuz yerden başlayarak gücümüzü doğru tarafta birleştirmek zorundayız.

  • İşçi Dayanışması Gazetesi [2]
  • Emekçi Kadın [3]
  • Sesli Yorumlar [4]

Kaynak URL: https://uidder.org/emekten_yana_bir_bilim_insani_alice_hamilton.htm?qt-diger_makaleler=0

Links
[1] https://uidder.org/yikanan_eller_hayatlari_kurtulan_anneler_ve_gelecegimiz.htm
[2] https://uidder.org/taxonomy/term/454
[3] https://uidder.org/taxonomy/term/262
[4] https://uidder.org/taxonomy/term/645