
İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını protesto etmek için yeniden meydanlardaydı. 19 Temmuzda başkent Londra’da ulusal eylem gününde bir araya gelen on binler, “Soykırıma Son, İsrail’i Silahlandırmayı Bırak, Gazze’yi Açlığa Mahkûm Etmeye Son Ver!” ana sloganıyla bir kez daha Londra sokaklarını doldurdu. Yoğun yağışa rağmen kitlesel katılımla meydanlarda yerini alan İngiltereli işçi ve emekçiler, savaş karşıtı sesi yükseltmeyi sürdürüyor. İngiltere hükümetinin barış eylemlerine katılmayı suç haline getiren adımlarına, artan baskı ve saldırılarına karşı duruyor, protesto hakkına sahip çıkıyor.
Embankment İstasyonu’ndan Downing Street’e doğru düzenlenen uzun yürüyüş boyunca coşkulu kitle, “Yağmur da yağsa güneş de açsa, yürüyeceğiz! Keir Starmer gitmeli”, “Keir Starmer/Netanyahu saklanamazsın, seni soykırımla yargılayacağız” diye haykırdı, hükümetin saldırılarına karşı atılan sloganlar öne çıktı. Yürüyüşün sonlandığı Downing Street’te bulunan başbakanlık konutu önünde yapılan konuşmalarda da İngiltere’nin emperyalist savaştaki rolü, İngiltere hükümetinin saldırıları teşhir edildi. Filistin Elçisi Husam Zomlot’un, Bağımsız Milletvekili Jeremy Corbyn’in, çeşitli sendikalardan temsilcilerin, sanatçıların ve sağlık işçilerinin konuşmalar yaptığı platformdan “Bir yere gitmiyoruz, buradayız, mücadeleye devam edeceğiz” sözü verildi.
Gazze’de İsrail’in saldırıları günden güne artarken, İngiltere’de kesintisiz bir şekilde devam eden Filistin halkıyla dayanışma protestolarına ve savaş karşıtı eylemlere yönelik baskılar da artarak devam ediyor. Sözde İşçi Partisi hükümeti, iktidara gelir gelmez işçi sınıfının her kesimine yönelik saldırı paketlerini devreye sokarken Filistin dayanışma eylemlerini bastırmak ve eylemlere katılanlara gözdağı vermek için elinden geleni yapıyor. Dünya genelinde artan otoriterleşmeye paralel olarak “demokrasinin beşiği” İngiltere’de de en temel haklar kısıtlanıyor, barışı savunmak suç haline geliyor. Son olarak, İsrail’e askeri teçhizat satan silah fabrikalarına ve İsrail ile işbirliği yapan şirketlere yönelik eylemleriyle bilinen Palestine Action/Filistin için Eylem Grubu, parlamentodan geçen bir kararla terör örgütü kapsamına alındı. Karara göre, Palestine Action’a üye olanlar veya destek verenler 14 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Bu kararı öfkeyle karşılayan İngiltereli emekçiler geçtiğimiz haftalar boyunca Palestine Action Grubu ile çeşitli dayanışma gösterileri düzenledi, eylemlere katılan onlarca kişi gözaltına alındı. 19 Temmuzda, Filistin halkıyla dayanışma gösterisinin düzenlendiği saatlerde, Parlamento Meydanı’nda ve ülkenin diğer şehirlerinde de Palestine Action Grubu ile dayanışma eylemleri düzenlendi. “Soykırıma karşı çıkıyorum, Palestine Action’ı destekliyorum” yazılı dövizler taşıdıkları için sadece başkentte 55 kişi daha gözaltına alındı.
İngiltere hükümeti baskıları arttırdıkça, işçi ve emekçilerin mücadeledeki kararlılığı da artıyor. İngiltere’nin İsrail’e olan desteğin, askeri ve ticari ilişkilerin son verilmesini kitlesel gösteriler ve etkili eylemlerle talep eden İngiltereli emekçiler, hükümetin içerideki saldırılarına da karşı duruyor. Filistin halkıyla omuz omuza durmaya devam ettiği gibi, içeride artan baskı ortamına karşı da protesto hakkı başta olmak üzere mücadeleyle kazanılmış haklarına yine mücadele ederek sahip çıkıyor.