
UİD-DER’li işçiler olarak, Digel Tekstil işçilerinin direnişinin 189’uncu gününde dayanışma ziyaretinde bulunduk. Sıcak çaylarımızı yudumlarken direnişçi kardeşlerimizle uzun uzun sohbet ettik. Bizleri yemek sofralarına buyur ettiler, sofralarını bizimle paylaştılar. Yemekleri, TEKSİF sendikasının anlaştığı firma tarafından temin ediliyor; yani tüm TEKSİF üyelerinin örgütlü emeğiyle hazırlanan yemeklerdi. Bir kadın işçi kardeşimizin evinde pişirdiği aşure de kardeşçe paylaşıldı.
Digel Tekstil fabrikası, İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölge’dedir. Ancak bu bölge direnişçi işçilere yasak! Girişe vardığımızda zabıta kılığında iki kişi önümüzü kesti. Direnişçi işçileri ziyarete geldiğimizi söyledik, ama tepkileri tüylerimizi diken diken etti. Bu kişilerin işçi olduklarının bile farkında olmadığını görmek çok çarpıcıydı.
Direniş alanına vardığımızda 15 işçi kardeşimiz bizi sıcak bir şekilde karşıladı. İlk işten atılan sekiz işçiyle önceden tanışıyorduk. Zamanla yedi işçi daha atılınca sayı 15’e yükseldi. Patron, korkmadıkları ve öncülük ettikleri için özellikle bu işçileri hedef aldı. Bir kadın işçi, “Korksunlar bizden! İşten atsalar da biz kazanacağız. İşimize geri döneceğiz ve sendikalı çalışacağız!” diyerek kararlılıklarını haykırdı.
Fabrikada kalan sendikalı işçilerle de dayanışmaları sürüyor. İşçilerin aileleri de bu haklı mücadelede onların arkasında duruyor. İşçilerin kıdemleri 3 ilâ 8 yıl arasında değişiyor. Hepsi üretimin farklı aşamalarında çalışıyor. Bir makineci kadın işçi, “Ben makineciyim. Ama şimdi bana operatör diyorlar” diyerek yaşadığı kimlik kaybına isyan etti.
Direniş, bir okul gibi işliyor. Her sabah bir araya geliyor, tahtaya günün sayısını yazıyorlar: “Direnen işçiler asla kaybetmez!” yazısı tahtanın altını süslüyor. Bir işçinin, işten atıldığını öğrendiğinde, “işim bitince çıkarım” demesi, işini yarım bırakmaması, direnişteki titizliği ve çalışkanlığı, hepsinin hafızasında yer etmiş.
İşe iade davaları başlıyor. İlk duruşma 31 Temmuzda. Sendika ve avukatlar süreci işçilerle birlikte takip ediyor. Direnişçiler, Ege Serbest Bölge’ye yeni bir ad bulmuşlar: “Ege Sömürüye Serbest Bölge!”
Kod 49 bahanesiyle işten atılan işçiler, bunun gerçekte sendikalaşma karşıtı bir saldırı olduğunu biliyor. Patronlar, özellikle kadın işçileri seçerek “dayanamazlar” diye düşündüler. Oysa kadın işçiler dimdik ayakta, kardeşleriyle omuz omuza direniyor.
Digel işçileri mücadele ederek öğreniyor. Direnişten sonra hangi fabrikaya giderlerse gitsinler, bu deneyimi yanlarında taşıyacaklar. Çünkü greve, direnişe çıkan işçi artık eski işçi değildir. UİD-DER olarak biz de mücadele eden işçilerle dayanışmayı ve deneyim paylaşımını sürdüreceğiz.