
Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), Antep, Urfa, Mardin, Batman, Van, Malatya, Adıyaman ve Maraş’ta çalışan tekstil işçileriyle görüşerek, basında çıkan haberleri tarayarak ve resmi verilerden yararlanarak tekstil sektöründe yaşanan krize dair rapor hazırladı. Raporda son 3 yıldır tekstil ve hazır giyim sektöründe ciddi bir daralmanın ve istihdam kaybının yaşandığı, son bir yılda sektördeki istihdam kaybının yaklaşık 110 bin olduğu belirtiliyor. Ancak tekstil patronlarının, devletten daha fazla teşvik alarak, işçi ücretlerini daha fazla baskılayarak ve çalışma koşullarını ağırlaştırarak bunu fırsata çevirdiğine dikkat çekiliyor.
Batı merkezli pek çok tekstil firmasının özellikle son yıllarda bölgeye yatırımlarının yoğunlaştığının belirtildiği raporda bunun nedeni şöyle açıklanıyor: “Tekstil sektörü uzun yıllardır, ucuz emek, devlet desteği, denetimsizlik, yoğun işsiz nüfus gibi olanaklar nedeniyle bölgeye kayıyor. AKP iktidarının Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ni sermaye için ucuz işgücü cenneti, Türkiye’nin Bangladeş’i yapma politikası ve cazip teşvikleri sonucunda, başta İstanbul olmak üzere batı merkezli pek çok tekstil firması son yıllarda bölgeye yatırımlarını yoğunlaştırdı. Tekstil sektöründeki ihracatın en önemli payını İstanbul oluşturuyor ancak, bölge illeri batıdan kayan yatırımlarla ihracatta yükseliş yaşıyor.”
Raporda, patronların aynı zamanda işgücünün daha ucuz, vergi yükünün daha az olduğu ülkelere de yatırım yaptığı ve bunu Türkiye’deki işçileri daha ucuza çalıştırmak için tehdit unsuru olarak kullandığı belirtiliyor. Rapora göre Türkiye’deki tekstil firmalarından Mısır’a yatırım yaparak fabrika kuranların sayısı 200’ü geçti. Sadece tekstil değil demir-çelik, çimento, kimya, maden ürünlerinde de ihracatta gerileme yaşandığı, bunun nedeninin ithalatçı ülkelerin Türkiye’yi daha az tercih etmesi değil bu ülkelerdeki talebin düşmesi olduğu ifade ediliyor.
Bölgede durum
Rapora göre tekstil sektöründe Türkiye genelinde istihdam ve ihracatta gerileme yaşansa da, Doğu ve Güneydoğu illeri bu tablonun dışında kalıyor. İstihdamdaki düşüş, Türkiye ortalamasının çok altında olmakla birlikte, ihracatta genel bir yükseliş gözlemleniyor. Sonuç olarak patronların daha az işçiyle daha fazla üretim yaptığına dikkat çekiliyor. Patronlar işçilere tazminat ödememek için “ahlaksız kodlarla” işçileri işten atıyor, on binlerce işçi ücretsiz izne gönderiliyor, pek çok fabrikada ücretler geç ödeniyor. Raporda şu bilgilere de yer veriliyor: “Kapanan fabrikaların çoğu, devlet teşviği bittiği için kapanıyor. Urfa’da kapanan pek çok işyeri ise zaten üretim yapmayan, devletten teşvik alarak sıfır maliyete kurulan, çalışıyor görüntüsü verilerek depo olarak kullanılan, sonrasında iflas gösterilen yerler.”
Bölgedeki tekstil ve ayakkabı fabrikalarında sigortasız, kaçak işçi sayısının oldukça fazla olduğu, ayrıca işten çıkarılıp yeniden işe çağırılan işçilerin de uzun süre sigortasız çalıştırıldığı, bu nedenle sektördeki istihdam kaybının resmi verilerde göründüğü gibi olmadığı belirtiliyor. Ayrıca kaçak, göçmen ve çocuk işçiliğin yaygın olduğu bölgede genel ücret düzeyinin asgari ücretin bile altında olduğuna dikkat çekiliyor. “Antep’teki konfeksiyon atölyelerinin kümelendiği Ünaldı Sanayisinde, hazır giyime dair her şey üretiliyor. Burada 20 bin civarında işçi çalışırken, büyük çoğunluğu çocuk ve göçmen işçi. Malatya, Urfa, Adıyaman gibi uluslararası tekellere üretimin yapıldığı illerde, ürünlerin önemli kısmı merdiven altı atölyelerde üretiliyor. Tekstil patronları, istihdamdaki düşüş üzerinden yakınırken, kaçak, sigortasız işçiliğe dair tek kelime bile etmiyor.”
Patronlara teşvik işçilere kölelik
Raporda şu ifadelere yer veriliyor: “2019-2023 arasında Antep, Urfa, Mardin, Batman, Van, Malatya, Adıyaman, Maraş illerindeki tekstil şirketleri için 400 kez teşvik verildi. Bu teşviklerle fabrika arazisi, işçilerin sigorta primleri, gelir vergisi, KDV, kredi faizleri, gümrük vergisi, makine desteği devlet tarafından karşılanıyor. 2023’ten sonra teşvik sistemi değiştirildi ve yatırımda aranan özellikler artırıldı. Ancak, bölgedeki tekstil patronları devlet desteklerinden tam gaz yararlanmaya devam edecek.” Buna karşılık işçilere düşük ücret dayatılıyor, hak aramaları, sendikalaşma çabaları baskıyla, şiddetle engellenmeye çalışılıyor. Hakkını arayan işçiler gözaltına alınıyor, sendikacılar tutuklanıyor, işçilerin eylemleri yasaklanıyor. İşçiler işsiz kaldıklarında İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanamıyorlar. “İşsizlik fonuna başvuran işsizlerin yüzde 60’ı fondan yararlanamazken, zaten kapsamı çok sınırlı olan yararlanma koşullarını taşımadığı için başvuru yapmayan işsizleri de hesaba kattığımızda, işsizlerin yüzde 10’u ancak yararlanabiliyor.” Raporda sendikal bürokrasiyle patron işbirliğine de değiniliyor. Sendikalı fabrikalarda toplu sözleşme süreçlerinde işçiler bilgilendirilmiyor, işten atıldıklarında sendika arkalarında durmuyor.
Raporun sonunda yüzbinlerce tekstil işçisinin yaşadığı sorunların çözümünün örgütlü mücadele olduğu hatırlatılarak işçilerin en acil talepleri şöyle sıralanıyor:
- Kıdem tazminatını güvence altına alan yasal bir düzenleme derhal yapılmalıdır.
- İşsizlik fonunun patronlara yağmalatılmasına derhal son verilmeli, fon sadece işsizler için kullanılmalı ve bütün işsizlerin iş bulana kadar yararlanacağı, şekilde yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
- İşçilerin sektördeki düşük ücret ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı sendikal örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- İşçiler üzerinde büyük bir tehdit ve işkence aracına dönüşen, işçilerin tazminatsız atılmasını düzenleyen ahlaksız kodlar tamamen kaldırılmalıdır. Sendikal nedenle işten atma başta olmak üzere, haksız nedenle işten atmalar yasaklanmalı, gerçek bir iş güvencesi için yasal düzenleme yapılmalıdır.