Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > Gündem > Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması

Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması

600 bin kamu işçisinin ücret zammı için yürütülen Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde iktidarın yüzde 24’lük zam dayatmasını kabul eden Türk-İş ve Hak-İş; ikinci altı ay için geçerli olacak yüzde 16,67’lik enflasyon zammının yüzde 11’e çekildiğini belirterek sürecin tıkandığını açıklamıştı. Dün akşam saatlerinde Beştepe’ye giden Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la görüştükten sonra yapılan son teklife dair, “teklif yüzde 100 olumlu değil ama olumluya yakın bir teklif gibi gözüküyor. 11’i aştık, 16,57’yi bulmadık” açıklamasını yaptı. Diğer taraftan sendikalar yasal sürecin bir uzantısı olarak grev kararı alırken geniş ölçekli bir mücadele takvimi açıklamadı. Öte yandan KÇP sürecinde ilk grev yasağı geldi! Türkiye Maden İşçileri Sendikası tarafından ETİ Maden İşletmeleri için alınan grev kararı, 31 Temmuzda Cumhurbaşkanı kararıyla “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle yasaklandı. 8 aydır ücretlerinde artış olmasını bekleyen kamu işçileri, hayat pahalılığı karşısında dayanma ve tahammül sınırının sonuna gelmişken ve grev yasağıyla yıldırılmak istenirken gelinen noktayı “olumluya yakın” olarak niteleyen Atalay, “önce işçilere soracağız, kabul ederlerse imzalayacağız” dedi.

30 Temmuzda Maden-İş ve Genel Maden-İş üyesi işçilerle birlikte Türk-İş Genel Merkezi önünde açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Çalışma Bakanı’nın hükümet adına verdiği sözden kaçtığını vurgulamıştı. Siyasi iktidarın ikinci altı ay geçerli olacak yüzde 16,7’lik enflasyon zammı teklifini yüzde 11’e çektiğini ifade eden Atalay, “devlet verdiği sözü yerine getirmek zorunda” demişti.

Siyasi iktidarın ocak ayından bu yana öne sürdüğü teklifler, kamu işçileri tarafından açık bir sefalet dayatması olarak yorumlanmıştı. 13 Haziranda açıklanan ilk teklife karşı alanlara inen kamu işçileri, o günden bugüne çeşitli eylemler yaptılar. 18 Temmuzda yapılan son görüşmede ise ilk 6 ay için yüzde 24, ikinci 6 ay için ise enflasyon oranında zam teklif edildi. Bu teklifi hakaret olarak gören kamu işçilerinin öfkesi artarken iktidar teklifini yükseltmek yerine ikinci 6 ay geçerli olacak zam teklifini beklenen enflasyon oranını öne sürerek 5,7 puan düşürdü. Bu durum ve sonrasındaki gelişmeler kamu işçileri tarafından “danışıklı dövüş” olarak yorumlandı. Zira sendikalar iktidarın teklifini bir bütün olarak reddetmek yerine, ikinci altı aylık zam oranını aşağı çekmesine odaklandılar, yani ilk tekliflerinden vazgeçerek işçilerin reddettiği yüzde 24’lük zam dayatmasını kabul etmiş oldular. Yüzlerce işletmeden 600 bin işçiyi kapsayan süreçte, salt yasal zorunluluk gereği grev kararlarının alınması ancak tarihlerinin açıklanmaması ve Atalay’ın Beştepe’deki görüşmeden sonra yaptığı açıklama, sürecin sendika bürokratları ve iktidar arasında oldubittiye getirilmeye çalışıldığını gösteriyor.

Siyasi iktidar, teklif vermek için aylarca bekleyerek, işçilerin taleplerini yok sayarak, tekliflerini yükseltmeyerek, grevleri yasaklayarak işçilerin direncini kırmaya, onları düşük ücrete razı etmeye çalışıyor. İşçilerin mücadele örgütleri olması gereken sendikalarsa bu planlara alet ediliyor. Bu durum işçilerin işyerlerinde, sendika tabanlarında, mücadele örgütlerinde birleşmesinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

Siyasi iktidar grev yasağında sınır tanımıyor!

Türkiye Maden İşçileri Sendikası tarafından ETİ Maden İşletmeleri için alınan grev kararı, 31 Temmuzda Cumhurbaşkanı kararıyla “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle yasaklandı. Bugüne kadar metal, petrokimya, cam, maden, metal, banka, demiryolu gibi sektörlerden pek çok grev “milli güvenliği, genel sağlığı, ekonomik ve finansal istikrarı, şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu nitelikte” olduğu gerekçeleri öne sürülerek ertelendi. Daha önceki örneklerden de bildiğimiz üzere grevin “60 gün süreyle ertelenmesi”, grevi fiilen yapılamaz hale getiriyor. Dolayısıyla erteleme, grev yasağı anlamına geliyor.

Eti Maden işçilerinin grevine gelen yasak kararıyla birlikte 2003-2025 arasında, “erteleme” adı altında yasaklanan grev sayısı 22 oldu. Grevleri yasaklanan işçilerin sayısı ise 201 bini geçti! Bu dönemde grev yasakları sistematikleşirken işçilerin grev hakkı hiçbir kurum, kural ve norm tanınmaksızın fiilen uygulanamaz hale getirildi. Bu durumda çözüm, işçilerin grev yasaklarına karşı birlikte mücadele etmesi, sendikalarını bu konuda harekete geçmeye zorlamalarıdır.

  • Gündem [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/kamu_iscilerine_grev_yasagi_ve_sefalet_dayatmasi.htm?qt-diger_makaleler=0

Links
[1] https://uidder.org/koseler/gundem