
DİSK/Sosyal-İş Sendikasına üye mağaza ve market işçileri basın açıklaması yaptı
DİSK/Sosyal-İş Sendikası 8 Ağustosta Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasında mağaza ve market çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. Basın açıklamasında “Mağaza Market İşçisi Köle Değildir”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Ürün Değil İşçiyiz Birleşince Güçlüyüz”, “Asgari Değil İnsanca Yaşam”, “Birleşen İşçiler Asla Yenilmez”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganları atıldı.
Basın açıklamasını DİSK/Sosyal-İş Mağaza Market Komisyon Üyesi Gülbin Demirel yaptı. Demirel, zincir marketler ve mağazalarda düşük ücretlere, uzun saatler, ayakta çalıştıklarını, mobbinge uğradıklarını, güvencesiz ve esnek çalıştıklarını, sendikal örgütlenmelerinin baskıyla engellendiğini belirtti. “Bu ülkenin raflarını biz diziyoruz, kasalarını biz döndürüyoruz. Bu çarkları biz çalıştırıyoruz. Ama sefayı patronlar sürüyor. Bizim emeğimizle zenginleşenler, bizim açlığımızla servet büyütenler artık şunu bilsinler; sabrımızı değil, örgütlülüğümüzü test ediyorsunuz” dedi. Mağaza ve market işçilerinin yaşadığı sorunların istisna değil, kapitalizmin temeli olduğunu, sermayenin güvencesizliği normalleştirdiğini, esnek çalışmayı dayattığını, işçiyi işçiye rakip hale getirdiğini, “müşteri her zaman haklıdır” diyerek işçileri itaatkâr köle haline getirmeye çalıştığını belirtti.
Demirel, açıklamanın devamında şunları söyledi: “Bu düzenin bekçileri; iktidarı, yasası, patronları hep bir ağızdan konuşuyor: Verimlilik. Bizim sırtımızdan aldıkları her kuruşu büyütmek, her yıl kâr rekoru kırmak için bizi daha da köle yapmak istiyorlar. Ama biz Artık Yeter diyoruz. Sizin verimlilik dediğiniz bizim tükenmişliğimizdir. Sizin rekabet dediğiniz bizim güvencesizliğimizdir, sizin büyüme dediğiniz bizim ömrümüzdür. Mağaza ve market işçileri olarak artık ne düşük ücrete ne uzun çalışma saatlerine ne de mobbinge razıyız. Biz hakkımız olanı istiyoruz. İnsanca yaşamak, insanca çalışmak, örgütlenmek istiyoruz.”
Demirel mağaza market işçilerinin taleplerini şu şekilde sıraladı:
- Haftalık en fazla 35 saat çalışma süresi
- Bayram ve tatil günlerinde gönüllülük esasına dayalı, ek ücretli çalışma
- Tüm fazla mesai saatlerinin kayıt altına alınması ve eksiksiz ödenmesi
- Kadın işçiler için tacizden arınmış, eşit ücretli, güvenli işyerleri
- Sendika hakkına saygı, toplu sözleşme hakkı, işyeri temsilciliklerinin tanınması
- Mobbinge karşı etkin yasal yaptırımlar ve iş güvencesi
KESK Edremit Şubeler Platformu BES üyesi kamu emekçilerinin sürgün edilmesini protesto etti
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edremit Şubeler Platformu, BES üyesi 3 kamu emekçisinin rızaları ve bilgileri olmadan, sendikal faaliyetleri nedeniyle “zorunlu görevlendirme” adı altında sürgün edilmesini 8 Ağustosta İŞKUR Edremit Hizmet Merkezi binası önünde yaptığı basın açıklamasıyla protesto etti. Açıklama sırasında “Sürgün Kararı Geri Çekilsin” sloganı atıldı. Açıklamaya katılarak anne babalarına destek veren emekçi çocukları ellerinde “Babam Suçlu Değil Sendikacı, Yeri Sürgün Değil Yanımız”, “Aileyi Koruyorum Diyenler Ailemi Parçaladı”, “Sürgün İnsan Hakları İhlalidir” yazılı dövizler taşıdı.
Açıklamayı Edremit KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Aysun Tümtürk yaptı. Tümtürk, BES üyesi kamu emekçilerinin, çalıştıkları İŞKUR binasının deprem testinin yapılması, güvenlik görevlisi bulundurulması, kreş hakkı gibi sendikalı sendikasız tüm İŞKUR emekçilerinin talepleri için sendikal faaliyet yürüttüklerini ve sürgünün asıl nedeninin bu faaliyetler olduğunu ifade etti. Tümtürk, uygulamanın keyfi ve hukuksuz olduğunu, yalnızca sürgün edilen 3 kamu emekçisini değil tüm kamu emekçilerini ve sendikal hakları hedef aldığını, “görevlendirmenin” siyasi iktidar tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edilen bir dönemde, aile birliğini parçalayacak şekilde yapılmasının manidar olduğunu, kararın hukuk, vicdan ve insanlık, değerlerinden uzak olduğunu söyledi. Tümtürk “işini iyi yapan, aynı sendikaya üye üç emekçi atama usullerine uyulmadan, talebi alınmadan, aile birliği gözetilmeden süresiz bir şekilde görevlendiriliyor ise bu açıkça sürgün ve sendikal faaliyetin engellenmesidir” dedi.
Tümtürk, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Arkadaşlarımız nezdinde yasal olarak koruma altında olan sendikal faaliyetler cezalandırılmak istenmektedir. Sürgün politikaları kamu emekçilerinin hak arama mücadelesini bastırmaya yönelik baskıcı bir araç olarak yıllardır karşımıza çıkmaktadır. Bizler bu uygulamaya sessiz kalmayacağız. Hukuksal olarak geçersiz olan bu karara karşı başta tüm İŞKUR emekçileri olmak üzere sendikalar ve demokratik kamuoyuyla birlikte, arkadaşlarımız işyerlerine dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”