Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > Köşeler > Yaşamın içinden > Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım

Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım

Ankara’dan genç bir kadın işçi

13.08.2025

Merhaba, “sınıf kardeşlerim” demenin gururuyla sizleri selamlıyorum. Bir süre önce örgütsüzlüğün etkisiyle, rüzgârda savrulan bir yaprak misali hayatta savrulup duruyordum. Emekçi bir ailede büyümeme, emekçi bir kadın olarak her şeyi kavgayla, isyanla, mücadele ederek elde etmiş olmama rağmen, bu çarkı bozuk düzeni işçi sınıfının gözünden göremiyordum. Hangi tarafta olduğumu bilmiyordum. İnsan hangi kaynaktan beslenirse onun suretine bürünürmüş. Dünyaya o pencereden bakarmış. Ben de UİD-DER’le tanışana kadar kapitalist sistemin biz emekçi gençleri soktuğu çıkmaz sokakta kaybolmuştum. Ailem tarafından hiç uygun görülmediği halde çok mücadele ederek üniversite okudum. Yurt dışında yüksek lisans dahi yaptım. Beni güçlü yapanın, ben yapanın bu olduğunu zannediyordum. “Eğitim” sürecini tamamladıktan sonra devlette, iyi bir mevkide, bol kazançlı bir işi kolayından bulabileceğimi, öyle bir pozisyonda da hem mutlu olabileceğimi hem de etrafıma faydamın olacağını zannediyordum.

Bu “hayalimi” gerçekleştirmek için kurslara para dökerken, sınıf atlama hülyaları kurarken UİD-DER’le tanıştım. İşçi Dayanışması okumaya, uidder.org sitesini düzenli takip etmeye ve UİD-DER’deki çalışmalara katılmaya başladım. İşçi Dayanışması’nda her bir yazı biz işçilere ulaşsın diye, bizim için yazılıyor. Bu yazıları okuduğumuzda, faaliyetlere katıldığımızda hepimiz payımıza düşeni alıyoruz. Mesela İşçi Dayanışması’nın 205. sayısında yayınlanan “Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…” yazısı benim hayatımda çok önemli bir dönüm noktası oldu. UİD-DER’le tanıştığımdan beri o güne kadar doğru bildiklerimin aslında baştan yanlış olduğunu, bir şeylerin ters olduğunu fark etmeye başlamıştım. Bu yazıyı okuduğumda ise taşlar yerine oturdu. Artık tarafımı tam olarak seçmem, sınıfımın safında olmam, hayatımı da buna göre dizayn etmem gerektiğini anladım.

Yaşadığımız dünyaya, ülkeye, kentlere bir bakalım. Yemyeşil ormanlarımız yanıyor, derelerimiz kurutuluyor, her şey sermaye sınıfına daha ne kadar peşkeş çekilebilir diye düşünülüyor. Sermaye sınıfı her şeye, insana, doğaya para, kâr, rant kaynağı olarak bakıyor. Yeryüzü kaynaklarını yağmalıyor, doğayı katlediyorlar. Gazze’de olduğu gibi kentler yok ediliyor, on binlerce çocuk daha hayatı tanımadan yaşamdan koparılıyor. Bombalardan kaçarken göç yollarında, bir tezgâhın başında iş cinayetinde, ihmaller yüzünden gerçekleşen tren kazalarında çocuklar ölüyor. Gençlerimiz işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik kuyusunun içine itiliyor.

Tüm bunların sorumlusunun kapitalizm olduğunu bilmek, onunla neden mücadele etmemiz gerektiğini, bu mücadelenin doğru yol ve yöntemlerini öğrenmek, yaşananları işçi sınıfının gözünden görmek, anlamak elimizden gelenden daha fazlasını yapma gücü veriyor bize. Gücümüzü örgütlü mücadelemizden alarak dünyayı biz işçiler için yaşanabilir bir hale getirene kadar daha fazlasını yapmalıyız. Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye başlıyormuş. Gözünün önündeki sis perdesi yavaş yavaş açılıyormuş. Fakat tek başına kalıp düzenin yalanlarıyla, kışkırtmalarıyla beslenince kör bir kuyuda yıllarını tüketiyormuş. Tıpkı Elif Çağlı’nın “Böylesi Yaşamak Değil”  şiirinde dile getirdiği gibi…

Yaşamak, yeşermek bitkiler gibi,

Yaşamak, dönüşmek geleceğe,

Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi,

Birlikte dövüşüp, birlikte büyütmek geleceği.

  • Yaşamın içinden [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/dogru_tarafta_isci_sinifinin_safindayim.htm

Links
[1] https://uidder.org/Koseler/yasamin_icinden