Ocak ayında güneşe gömdüğümüz işçi sınıfının yiğit önderi kızıl kanatlı Rosa’yı ve diğer devrimci önderlerimizi, fabrikalardan katılan işçi kardeşlerimizle beraber UİD-DER çatısı altında andık. Rosa’nın ve mücadele arkadaşlarının yaşamının anlatıldığı, işçi sınıfına miras bıraktıkları mücadelelerinden söz edildiği bir İşçi Öz-Eğitim semineri düzenlenmişti. Şiirler, marşlar, sunum ve sinevizyon görüntüleriyle bütünleşmişti seminer.
İşçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Rosa ve dava arkadaşlarının mücadelelerinden ve yaşamlarından çok şey öğrendik bu etkinlikte. Patronlar sınıfının ve onun yardakçılarının işçi sınıfının kanını nasıl emdiğini ve bugün de nasıl emmeye devam ettiğini gördük. Ve biz işçilerin bu yaşananlar karşısında ne yapmamız gerektiğini öğrendik. Bu sömürü düzeninde biz işçilerin “zincirlerimizden başka kaybedecek şeyimizin” olmadığını bir kez daha bilince çıkardık. Ve en önemlisi işçi sınıfının kendi demokrasisinin mücadelesini vermesi gerektiğini öğrendik. İşçi demokrasisi için örgütlenmek gerektiğini, patronlar sınıfına karşı örgütlü mücadele etmek gerektiğini anlatıyordu Rosa. Dün Rosa’nın söyledikleri ve yaptıkları bugün daha çok önem taşıyor. Bugün aramızda yok Rosa. Fakat işçi sınıfının yüreğinde her zaman yaşıyor. Bizlere öğretmeye devam ediyor. Biz işçilerin her zaman yanında kanat çırpıyor kızıl kanatlı Rosa.
Rosa ve işçi sınıfının diğer önderleri hiçbir zaman ölmediler ve ölmeyecekler. Onlar, bizlere güneş olmaya, yol göstermeye devam edecekler. Çünkü işçi sınıfının mücadelesinde yaşamını yitirenler asla ölmezler…
“Ölenler, dövüşerek öldüler,
Güneşe gömüldüler,
Vaktimiz yok
Onların
Matemini tutmaya.
Akın var
Güneşe akın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın!”