
ABD’de geleneksel olarak her yıl Eylül’ün ilk Pazartesi günü kutlanan Emek Günü’nde, bu yıl da ülke genelinde yüz binlerce emekçinin katıldığı kitlesel eylemler düzenlendi. New York, Boston, Şikago başta olmak üzere birçok şehirde sokaklara çıkan işçiler; sendikaların, göçmen hakları savunucularının ve çeşitli kitle örgütlerinin öncülüğünde taleplerini dile getirdi.
İşçi ve emekçiler, ücretsiz ve nitelikli eğitim, sağlık hizmetleri, sağlam ve uygun konutlar, iklim krizine karşı önlemler gibi kamu hizmetleri için daha fazla kaynak aktarılmasını talep ettiler. Farklı sektörlerden işçilerin katıldığı yürüyüşlerde, devletin milyarderlere sağladığı vergi ayrıcalıkları ve teşviklerin, işçi sınıfının yoksulluğunu derinleştirdiği vurgulandı. New York’ta toplanan işçiler, Trump Tower önünde “New York bir işçi kentidir!” sloganları atarak tepkilerini ortaya koydu. Ayrıca Trump’ın New York’taki eski evinin önünde de “Trump hemen şimdi gitmeli!” sloganları atıldı. Eylemlerde Trump yönetiminin işçi ve emekçi düşmanı politikalarına tepkiler dile getirilirken, bu düzene karşı işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin önemi vurgulandı. Amerika’da her gün en az 15 işçinin çalışırken hayatını kaybettiği ve dünya genelinde her yıl yaklaşık 3 milyon insanın iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiği hatırlatıldı. İşçiler, sermayenin işçilerin yoksulluğu ve canı pahasına büyüdüğünü ifade etti.
San Diego, Baltimore ve Westminster’da da ise bir araya gelen emekçiler, “Milyarderlerin hâkimiyetini istemiyoruz” sloganını yükselttiler. Eylemlerde etkin rol oynayan Hizmet İşçileri Uluslararası Sendikası (SEIU), “Milyarderlerden Önce İşçiler Gelir” sloganıyla koordineli etkinlikler organize etti. Washington D.C. ve San Francisco’da, göçmenlere yönelik baskılar ve gözaltı operasyonları yürüten Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne (ICE) karşı “ICE işgalini durdurun!” sloganlarıyla tepkiler dile getirildi. Şikago’daki protestolarda ise ABD’nin göçmen karşıtı tutumu ve Gazze’de yaşananlar protesto edildi. “Temel değerlerimiz saldırı altında olduğu için buradayız. Sokaklarımıza ordu göndermekle tehdit ettikleri için buradayız” sözleriyle işçiler dayanışmaya ve birliğe çağrıldı. Yapılan konuşmalarda, Trump’ın şehirleri, kasabaları, göçmenleri ve işçi sınıfını baskı altına almak için silahlı ve maskeli gruplar görevlendirdiği, bu baskıların önce göçmen işçilerle başlayacağı ancak bununla sınırlı kalmayacağı ifade edildi.
Los Angeles, San Francisco ve Oregon’un Portland ve daha pek çok kentte düzenlenen yürüyüş ve mitinglerde de benzer talepler ve tepkiler öne çıktı. “Milyarderler bizden para çalıyor, emeğimiz yok ediliyor, kasabalarımıza ve şehirlerimize saldırmak için özel ordular kuruluyor” vurgularıyla mücadelenin büyütülmesi çağrısı yapıldı. Ülke içinde kemer sıkma politikaları uygulayan aynı egemen sınıfın, emperyalist savaşlarına trilyonlarca dolar harcamasına da tepki gösterildi.
ABD’li işçi ve emekçiler yalnızca ekonomik sorunlara değil aynı zamanda artan eşitsizliğe, güvencesizliğe ve siyasal baskılara karşı tepkilerini ve taleplerini dile getiriyorlar. Sermaye düzenine karşı mücadeleyi büyütüyorlar.