
2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte, öğrencilerin okul ve kırtasiye masraflarının artması Türkiye’nin birçok ilinde tepkiyle karşılandı. 5 Eylül’de İstanbul’dan Ankara’ya, Edirne’den İzmir’e birçok kentte Eğitim Sen öncülüğünde “Bir Okul Çantası Kaça Doluyor?” başlığıyla eylemler düzenlendi. İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde gerçekleştirilen eylemlerde, artan eğitim giderlerinin devlet tarafından karşılanması talebi yükseldi.
İstanbul’da Fatih’te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlenen eylemde Eğitim Sen’li öğretmenler, “Okul ve Kırtasiye Masrafları Velilerin Sırtına Yıkılmamalıdır” pankartı açarak sık sık “Eğitim Haktır Satılamaz”, “Parasız, Bilimsel, Demokratik Eğitim” sloganları attı. Ortak basın açıklamasını Eğitim Sen İstanbul 7 No’lu Şube Yürütme Kurulu Üyesi Sinan Gül okudu.
Gül, ekonomik kriz ve yüksek enflasyonun eğitime olan mali yükünün her geçen yıl arttığını belirterek: “Kayıt ücretleri, zorunlu bağışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri ve kırtasiye fiyatlarındaki fahiş artışlar, dar gelirli ve orta sınıf ailelerin bütçesini zorluyor. Özellikle kırtasiye masraflarının resmi enflasyonun çok üzerinde, yüzde 60’ları aşan oranlarda yükselmesi aileleri derinden etkiliyor” dedi. 2025/26 eğitim-öğretim yılında, ilkokul seviyesinde bir öğrencinin okul çantasını doldurmanın ortalama maliyetinin 2 bin 800 ile 3 bin 800 lira arasında, ortaokul ve lise öğrencileri için ise 4 bin ile 5 bin 800 lira arasında olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu: “Bir asgari ücretlinin sadece bir öğrencinin kırtasiye masrafına ayırdığı bütçe, aylık gelirinin yaklaşık yüzde 15-20’sine denk geliyor. Bu, birçok ailenin diğer temel ihtiyaçlarından feragat etmek zorunda kaldığı anlamına geliyor”
Eğitimdeki eşitsizliğin daha da derinleştiğine dikkat çeken Gül, “Devlet, her öğrencinin temel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak üzere sorumluluk üstlenmeli. Kamusal destek olmadan düşük gelirli ailelerin çocukları eğitimde dezavantajlı hale geliyor” dedi. Gül, piyasa odaklı eğitim politikalarının okulları ticari bir alan haline getirdiğini belirterek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bugün eğitime ayrılan bütçe, öğrencilerin ve okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Kaynak yetersizliği nedeniyle birçok okul, velilerden “bağış” adı altında para toplamaya zorlanmakta; bu da eğitimde eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Eğitim hakkı, velilerin maddi katkılarına değil, devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanmalıdır. Bunun için eğitim bütçesi acilen en az iki kat arttırılmalı, her okulun ihtiyacına uygun ödenek sağlanmalı ve bağış uygulamaları kesin biçimde yasaklanmalıdır. Ancak bu şekilde velilerin sırtına yıkılan ekonomik yük hafifletilebilir ve kamusal eğitim anlayışı güçlendirilebilir.”