Kapitalist sistemin krizi dünyanın her yerinde kendini göstermeye devam ediyor. Bunun anlamı biz işçiler açısından, işsizliğin, ücretsiz izinlerin, işten çıkarmaların daha da artacağıdır. Peki ya yaşamından sorumlu olduğumuz ailemiz ve çocuklarımız açısından sistemin krizi neyi ifade ediyor? Bunu gelin, Gebze Eski Çarşı’da ayakkabı boyacılığıyla ailesine destek olmaya çalışan Ahmet ile Yusuf açıklasın.
Ahmet: “Ben 12 yaşındayım ve 4. sınıfa gidiyorum. Yaz tatillerinde de ayakkabı boyacılığı yapıyordum ama okul harçlığımı çıkarmak için. Şimdi ise durum farklı. Babamı ve abimi işten çıkardılar. Ben de okul çıkışı boya sandığımı alıp akşam üzerleri 2-3 saat çalışıp para kazanıyorum.
Yusuf: “Ben de 13 yaşındayım, 5. sınıfa gidiyorum. Ahmet ile birlikte okul çıkışları çarşıdaki kahveler, birahaneler ve lokantaları dolaşarak ayakkabı boyayıp para kazanmaya çalışıyoruz. Tamam, zor oluyor, üşüyoruz ama ne yapalım ekmek parası.”
Ahmet ile Yusuf, “babamız ve ağabeylerimiz de boş durmuyor, onlar da iş arıyor ama ne yapsınlar iş yok” diyorlar.
Dostlar, akşam UİD-DER’li işçiler olarak derneğimize giderken yol üzerinde sohbet ettiğimiz Ahmet ile Yusuf bizlere krizi böyle özetlediler. Onlar küçük bedenleri ve yürekleriyle soğuk demeden, gece demeden çalışıp kriz karşısında ayakta kalmaya uğraşıyorlar. Peki biz, daha bekleyecek miyiz? Kendimizin olmasa bile ailemizin ve çocuklarımızın geleceğini düşünüyorsak patronlar sınıfının kâr düzenine karşı işçi sınıfının saflarında örgütlenelim. Ancak o zaman çocuklarımızın şiddete ve sömürüye maruz kalmadıkları, ayakkabı boyamadıkları, simit, kâğıt mendil satmadıkları, araba camı silmedikleri, çocuklarımızın çocuk gibi yaşayabilecekleri bir dünyayı inşa edebiliriz.