Ekonomik kriz etkisini işçilere daha fazla hissettirmeye başladı bu dönemde. Hükümetler de işçilerin tepkisini azaltmak ve sosyal patlamaların önüne geçebilmek için çeşitli yasa tasarıları hazırlıyorlar. Bunun bir örneği de AKP hükümetinden geldi. İstihdamı koruma adı altında yeni bir tasarı hazırlandı. Tasarıda, ilk kez işe alınan kadınların ve 18-29 yaş arasındaki işçilerin sosyal güvenlik primlerinin işsizlik fonundan karşılanma süresi bir yıl uzatılıyor. Böylece patronların 18-29 yaş arasındaki işçileri işe alarak sigorta primlerini işsizlik sigortası fonundan finanse etmelerine olanak sağlanırken, 29 yaşın üzerindeki işçilerin iş bulmaları da zorlaşıyor. Ayrıca patronlar bu sayede 29 yaş üzerindeki ve kıdemli işçileri işten daha rahat atabilecek. Bu şekilde patronların daha fazla kâr etmesi sağlanıyor ve krizin yükü işçilerin sırtına yükleniyor.
Tasarı, krizden etkilenen işyerlerinin kısa çalışma ödeneğinden yararlanmasını da öngörüyor. Ancak muhasebe defterlerini işçilere açmayan patronların, gerçek anlamda krizden etkilenip etkilenmedikleri denetlenemiyor. Kısa çalışma ödeneğinden (bizlerden kesilen paralarla oluşturulan fondan) yaralanan işyerlerinin krizde olduğu kabul ediliyor ve işçileri tazminatsız olarak işten atmalarına hak tanınıyor. Krizi fırsat olarak değerlendiren patronlar sınıfının saldırıları daha da artıyor. Onlar bu cesareti işçi sınıfının dağınıklığından ve örgütsüzlüğünden alıyorlar. Ancak bizler gücümüzün farkına vardığımızda neler yapabileceğimizi geçmişte gösterdik. İşçi sınıfının geçmiş mücadele deneyimleri ile ileriye atılmalı ve mücadeleyi keskinleştirmeliyiz. Bilelim ki, zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok.